Varlığından rahatsız olduğunuz , Partizanca yasakladığınız Nutuk nedir ?
*
Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı dönemini birinci ağızdan aktardığı, Cumhuriyet tarihi açısından çok önemli bir eserdir .
Bu kitap Atatürk’ün Samsun’a çıktığı tarih olan 19 Mayıs 1919’dan, Cumhuriyet sonrası inkılap dönemine kadar ki (1927) zaman diliminde yaşanan ve olan olayları anlatmaktadır.
Nutuk , Ülkemizi dört bir yandan işgal eden emperyalistlere karşı verilen mücadelenin fersah fersah anlatıldığı tarihi bir belgeseldir .
Ve bundan rahatsız olanların “Keşke yunan galip gelseydi” diyerek düşmana övgüler düzenlerden hiçbir farkı yoktur .
Nutuk’tan rahatsız olanların 1915 olayları için sıkılmadan “soykırım” diyen içerdeki ve dışarıdaki güruhtan hiçbir farkı yoktur .
Emperyalistlerin ve onların içerdeki işbirlikçilerinin ortak düşmanının Atatürk olması tesadüf değildir.
78 yaşındaki bir bunağın 24 nisanda partizanca sarf ettiği söz, içeride bu konuda daha önce sarf edilen “yıkama-yağlama” sözlerinin sarf edilmesi , birilerine şirin gözükme çabaları ve bu günlere gelinmesi neticesini doğurmuştur .
Bıden denen bunak Türkiye Cumhuriyetinin en büyük ili , gözbebeği , 1453 de Fatih’in fethettiği İstanbul için Konstantinopolis lafını elbette laf olsun diye söylememiştir .
Gaz almak için tv’lerde esip gürlemeye hiç gerek yoktur ve atı alan üsküdarı çoktan geçmiştir .
46 Yıl önce Ecevit’in yaptığını yapamazsınız , yapabileceğiniz tek şey fakir fukaranın üç kuruş ucuza aldığı Halk ekmek büfelerini kapatmaktır. Gücünüz ancak buna yeter .
* * *
Aslında ABD “Soykırım” sözünü bu 24 Nisanda değil ,ne zamandan beri söylüyor, biliyor musunuz ?
– Köy enstitülerinin kapısına kilit vurulduğunda Sarı öküzü zaten vermiştiniz .
-_Ankara’da başka arazi kalmamış gibi Pkk’nın soybağı ile tescilli öz babası Abd’ye Büyükelçilik binası için talan edilen Atatürk Orman Çiftliğinden arazi verdiğinizde ,
– Türk askerinin başına çuval geçirildiğinde ,
– Kozmik odanın kapısını ardına kadar açtırdığınızda .
– “Bende olsam dağa çıkardım” dediğinizde .
– TSK’ya sahte delillerle kumpas kurulduğunda .
İçinizdekiler “Pkk bağımsız kürdistan için silah kullanabilir ” dediğinde .
– ” Kahraman çocuklarınızın anavatana en az kayıpla dönmesini umuyor ve dua ediyoruz ” diyerek Abd. askerlerine dua ettiğinizde .
– AKP’nin İBB Başkan adayı Binali Yıldırım’ın Fener Rum Patriği Bartholomeos için ‘ekümenik’ ifadesini kullandığında .
– Van / Akdamar adasındaki ermeni kilisesi restore edilip 106 yıl sonra ayine açıldığında .
– 6.Filoyu kıble yapıp namaz kılındığında .
– “Açılım” süreci dediğiniz zaman “Biz , aslında Türkiye Cumhuriyetini kendisi ile , geçmişte yaptıklarıyla hesaplaştırdık” dediğinizde .
– Maaşlı “Akil adamları” memleketin dört bir yanına saldığınızda .
– Barzani denen pkk’lının bayrağını başkentin göbeğinde göndere çektiğinizde.
– ” Türkiyenin doksan yıllık enkazını kaldırdık” dediğinizde .
– ” Türkiye anonim şirket gibi yönetilmeli” dediğinizde .
– Kanla yazılan bu vatan toprağına “Arsa-arazi” gözüyle baktığınızda .
– Şehirlerde hendeklerin kazılmasına göz yumduğunuzda .
– Süleyman Şah türbesini vatan toprağından bir gece yarısı teröristlerin mihmandarlığında taşıdığınızda .
– Peşmergenin Habur sınırından Suriye’ye geçişine izin verdiğinizde ve o günün özellikle 29 Ekim Cumhuriyet bayramına denk getirildiğinde .
– ” Eğer benim emir komuta merkezim papaz elbisesi giyeceksin derse, papaz elbisesi giyer görevimi yaparım.” dediğinizde .
– Uçak dolusu belge göndermenize rağmen Fetö itini alamadığınızda , ama bir telefonla rahibi gönderdiğinizde .
– Ülkedeki bütün fabrikaları haraç mezat üç otuza sattığınızda .
– Abd bir önceki başkanının Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanına hitaben “Sert adam olma , Aptal olma ” dediğinde .
– Siz , Abd’nin – Avrupanın yakın tarihteki yediği herzeleri , yaptığı soykırımları yüksek sesle dünyaya layıkıyla anlatamadığınızda .
Ülkeyi yöneten sizler ne zamanki sarı öküzü verdiniz , arkası çorap söküğü gibi geldi,
Yani Begim , Sarı Öküzü vermeyecektiniz . . .
* * *
İŞTE ;
Bütün bunlar olduğu süreçte ABD zaten “soykırım” diye bağırıyordu da biz uyanmamıştık,
Zira o tarihlerde biz beleş ekmek, beleş gıda kolisi, beleş soğan , patates götürmekle meşguldük .
– Ve , 104 Amiralin Lozan – Montrö kaygılarını , cübbeli amiral kaygılarını içeren açıklamasından hayali darbe kokusu alıp bir kısmının ayağına elektronik kelepçe taktığınız gün tabuta da son çiviyi çakmış oldunuz .
* * *
Bugünlere gelmemizin yegane sebebi “ayyaş” benzetmesi yaptığınız dehanın fikirlerinden her geçen gün uzaklaşmaktır.
Onun yüz yıl önceden gördüğü bu günleri , sizlerin bugün dahi görememenizdedir sorun .
Din ticareti yapanların , tecavüz vakalarının kol gezdiği tarikatlarda hiçbir özelliği olmayanların inanılmaz lüks içinde yaşayıp gariban vatandaşa fakirliği övüp , “bir lokma bir hırka” edebiyatı yapanların , kutsal kitabımızın Türkçe okunup anlaşılmaması için dini kullananların en büyük korkuları işte tamda budur.
Hiç şüpheniz olmasın ki ;
Gün gelecek, bu ülkenin orta okullarında , liselerinde ” NUTUK ” ders kitabı olarak okutulacak ve o gün ülke yeniden 1923 ruhuna geri dönecektir .
Bilimden, akıldan, mantıktan uzaklaştıkça her geçen gün karanlığa biraz daha yaklaştığımızı görmüyor muyuz ?
İşte tamda bunun için , yıllardır neden “Kıçımıza su kaçarsa orucum bozulur mu ? , sakız çiğnemek orucu bozarmı ? , başka gezegene taşınırsak hacca nasıl gideriz ? ” gibi mallık ifade eden bu sorularından bir adım öteye gidemiyoruz ?
Bizim ne petrolümüz var, ne de doğal gazımız.
Onun için sarılacağımız tek şey Bilim, teknoloji , sanayi ,eğitim, kültür, sanat .
İşte tamda bu yüzden NUTUK’un başlangıç cümlesi ;
1919’un Mayıs’ın 19’uncu günü Samsun’a çıktım .
Son cümlesi ise ;
‘Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur ! ‘ der ve ülke geleceğini gençlere emanet eder.
*
Ya Yönümüzü Bilime, teknolojiye, üretime, sanayiye, tarıma, hayvancılığa, kalkınmaya , halkın refahına döneceğiz .
Ya da bedevi çadırında şifa dediğiniz deve sidiği eşliğinde pilavı elle yemeye .
Tercih bizim . . .