Yılmaz, Bakanlar Kurulu'nda yapılan değerlendirmede, silahlı kuvvetlerinin öncelikle "Bedelli askerlik çıkmasa daha iyi olur" dediğini dile getirerek, şöyle devam etti:
"Çok net olarak, 'Çıkmasa daha iyi olur. Ama toplumsal bir gerçek de var. Eğer böyle bir talep olacaksa o halde sizden ricamız, isteğimiz şudur ki mümkün olduğu kadar yaş düşük olmasın, bedel de çok düşük olmasın. Yaş düşük olursa çok kimse katılır. Bedel de düşük olduğunda daha fazla kişinin başvurması mümkün olur. Mümkünse çıkarmayın, ama illa ki toplumsal ihtiyaçlarla Bakanlar Kurulu'nda değerlendirme yapacaksanız çok fazla bedel düşmesin, çok fazla da yaş düşmesin'. Bir de şunu dikkate alırsanız çok uygun olur; sözleşmeli erbaş... Sözleşmeli erbaşla ilgili 2011 yılında çıkarılan yasa kapsamında kadro miktarımız 72 bin 55 olmasına rağmen çağrıda bulunduk, gelen şu anda 4 bin 122 kişi. Yani çağırıyoruz gelmiyor. Mevcut sözleşmeli erbaşı alırken askerliğini yapmış olma şartı var. Askerliğini yapmamış olanları da kapsamda çağıralım, ola ki gelirse belli bir eğitimden sonra sözleşmeli erbaş olarak ilk dönem 3 yıl, sonra 7 yıla kadar çalıştıralım dedik. "
Yılmaz, Genelkurmay Başkanı'nın görevini hakkıyla yaptığını belirterek, "Bu geçiş sürecinde, zor davalarda kendi arkadaşlarının süreci en az hasarla atlatması için hukuk çerçevesinde elinde geleni her şeyi yaptığını Milli Savunma Bakanı olarak, her türlü talepleri cumhurbaşkanı, başbakan ve ilgililere aktardığını biliyorum" ifadesini kullandı.
Uzman jandarma okullarında geçen sürenin emeklilikten sayılmasına ilişkin çalışmaları olduğunu anlatan Yılmaz, okulda geçen sürelerin de emeklilikten sayılmasını sağlayacaklarını söyledi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 19 Kasım'da Cezayir'e giderken bedelli askerlikle ilgili sözleriyle ilgili sorulara Yılmaz, askerlerin 6 Kasım'da gittiğini ancak aralık ayında gideceklerin düzenlemeden yararlanacağını kaydetti.
http://www.haberturk.com/gundem/haber/1017945-milli-savunma-bakanindan-bedelli-askerlik-aciklamasi
Mili Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Türkiye'de 200 bin 338 kişinin bedelli askerliğe başvurduğunu açıkladı. Yılmaz, "Biz 200 bini beklemiyorduk. Bu çok iyi bir rakam. Ve yine bir kez daha söylüyorum. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin güçlenmesi için, emniyet, güvenlik güçlerimizin, teknik imkanlarını, kabiliyetlerini artırmak için Savunma Sanayi Fonu'na gidiyor bu kaynak. Destek veren tüm kardeşlerime teşekkür ediyorum" dedi.
http://www.sabah.com.tr/gundem/2015/02/14/bedelli-askerlik-icin-200-bin-338-basvuru
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin güçlenmesi için, emniyet, güvenlik güçlerimizin, teknik imkanlarını, kabiliyetlerini artırmak için Savunma Sanayi Fonu’na gidiyor bu kaynak. Destek veren tüm kardeşlerime teşekkür ediyorum. Bu bir seçenekti. Bu seçeneği kullanmayıp da Türk Silahlı Kuvvetleri’ne bedenen katılmak istiyorum diyenlere de teşekkür ediyorum. TSK’nın hem bedenen, hem askere ihtiyacı var hemde mali olarak teknik kabiliyetlerini geliştirmeye ihtiyacı var.
http://www.milliyet.com.tr/bedelli-askerlige-200-bin-338--gundem-2013649/
En üstte Bizzat Milli Savunma Bakanının ağzından bu ülkenin ordusunun başındaki kişinin fikirlerini ve açıklamalarını okuduk. Görüyoruz ki, şahıs sadece bir memuriyet yapıyor. Ama kimin memuriyetini?
2015 yazında Türk Silahlı Kuvvetlerinde Yükümlü olarak görev yapan askerlerimize yönelik bir anket yapılmasını öncelikler Üniversitelerden, daha sonra Genelkurmay Başkanlığından istiyorum.
Ayrıca Profesyonel olarak Askerlik mesleğini icra edenlere de konu hakkında bazı sorular bulunan bir anket yapılmalıdır.
Benim bildiğim kadarıyla devletin gelirleri ve giderleri bir havuzda toplanır. Daha sonra bu havuzdan bakanlıklara ve kurumlara bütçe ayrılır. Bu bütçeler sayıştay tarafından denetlenir.
Tekrar soruyorum, kendi fikrine bile sahip çıkamayan bu Bakan kime ve neye sahip çıkabilir. Haydi dostum itiraf et!
Saygılarımla…
Yorumlar
Ben bu kanunu şöyle gördüm. Askerlikten yırtmak isteyen cebi sağlam kişileri oluşturan bir balon vardı. Bu balon şişmişti. Şimdi onlar kurtuldu. On yıl içinde yine çıkacak böyle bir kanun. O da böyle bir balon için. Şimdi bir savaş halindeyiz. Gariban çocukları ölüyor. Şehit diyoruz onlara. Hayatımızda on dakika bir buruk bir hatıra bırakıyorlar. Ama Analar ağlıyor. Analar ağladığı zaman ben hep soruyorum. Neden hep garibanlar cephede?... Neden?... Neden?... Adalet arıyor vicdanım. Susmuyor... Soruyor...
Hey sen!.. PKK'ya veya başka bir yerlere doğru yönelip yumruğunu sıkmış olan!.. Şişşştt! Sana söylüyorum. Geride bir şey unutmadın mı? Yemen Türküsü söylemeye devam mı yoksa? Bir de şu açıdan baksan diyorum. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı makamını işgal eden şahıs, fakirleri askere gönderdi. Zenginleri de azat etti. Hem de içine sinmeye sinmeye! O şahsa bir sorunuz yok mu? Yoksa yine mi aynı masala inanmaya devam? "Kahrolsun PKK" "Şehitler ölmez. Vatan bölünmez!" mi yine... Dostum itiraf et. Lümpensin... Kafan hala cebine girecek sadakada... Kızma canım, sen de acayip şehit olmak istiyorsun bilirim. Hatta ölen şehitler için de çok çok üzülüyorsun onu da bilirim.
Şu sıralar şöyle bir geri dönüp ne olup bittiğini anlamaktan aciz misin? Hep gazla mı çalışırsın sen?
Eğer o kadar asil olsaydık, asla kabul edilmeyecek şeyleri kabul etmez ve tepki verirdik.
Ne demek “bedelli askerliği tercih edenlere teşekkür ederim.”
Bu cümle bence; bir fikir iflasıdır, aymazlıktır,
. Fakiri kafeslemek, zengini parasından dolayı yüceltmektir.
Rütbelere neden yıldız konur? Bunun bir sebebi olmalı. Yıldız yüksek ve kutsal idealleri temsil eder. Yıldızlar birilerinin kanatları altında yaşamazlar, özgürdürler. Onlara özenilir ve hayranlıkla seyredilir. Onlar karanlığa karşıdır.
Böylesi bir kutsal varlığı omuzlarına takanlar şöyle söylemelidir. “- Ben o asker kaçaklarının paraları ile savunma sanayiine bir kuruş istemiyorum. Bu iğrenç bir paradır. Vatanı asker kaçaklarının parası değil can verebilenler korur. Bu ikisini eş tutmak insafsızlıktır,aymazlıktır. Kimse TSK.ni bu kirli para ile kirletmeye kalkmasın!”
Mobinge hayır diyenler, bundan büyük mobing mi var? Hizmette ayrımcılık bir mobing değil mi? Mobing için sempozyum yapacak olanlar; haydi patlatın bir açıklama. Ne oldu?
Ben susanlara diyorum. “-Haydi itiraf et!” Neyi mi? Tabii ki ses çıkarmadığına göre asıl fikrini?