×

Uyarı

JUser: :_load: 932 kimlikli kullanıcı yüklenemiyor.

TURP'UN BÜYÜĞÜ HEYBEDE

Hey gidi yıllar!.. Ömür su gibi akıp gidiyor. İnsan maziye bakınca hemen geri gelesi geliyor. Ne kadar köhnemiş ve eskimiş olursa olsun hafızalarımızda dün gibi… Bizler çocukken, büyüklerimiz çektikleri sıkıntıları şöyle açıklarlardı; “Geleceğimiz için” “Çocuklarımız için” Değil mi?..

Artık o sıkıntılı günler geride kaldı. Bakkaldan bir koşu gidip mum alan çocuklarımız yok şimdi. Gaz yağı da satılmıyor. “İmece” sözcüğü bile ölü kelimeler listesine eklendi. Fakirliğin tanımı değişti. Hastalıklar bile eskiden fakirlikten yokluktan kaynaklanırdı. Şimdilerde varlıktan kaynaklanıyor. En yaygın hastalık  “obezite.

Şimdi bizim de çocuklarımız, hâttâ torunlarımız var. Hâttâ sadece bizim mi canım, tüm arkadaşlarımızın, akrabalarımızın çocukları ve torunları var. Hâttâ yurt dışında akraba ve dostlarımızın da… Değil mi?

Ama bizim akrabalarımız hep Avrupa’da. Bizim Libya’da, Afganistan’da, Irak’ta, Suriye’de akrabamız yok. Oradakilerin çocukları veya torunları tabii ki vardır. Ama bize uzaklar değil mi!.. Gerisini siz tamamlayın da ben de konuma döneyim.

Birinci Dünya Savaşının çıkışını bize tarih kitaplarında anlattıklarında garipsemiştik. Bir Avusturyalı ile bir Sırplının tetiklediği savaştı sözde. Günümüzde gelişen olaylara bakınca bahane aynı ise bir milyon kez dünya savaşı çıkmalı idi. Tıpkı Birinci Dünya Savaşının perde arkası şartları maalesef günümüzde doğmuştur.

Tabii ki tarih ileride yaşananları bahsedecek ama ben sizlere bugüne kadar yaşananlardan yola çıkarak bir tarih yazayım.

Soğuk Savaşın 1987’de sona ermesinden sonra Rusya maalesef tekrar eski gücüne ulaşamadı. Böylece ABD tek başına dünyanın jandarmalığını eline geçirdi. İstediği ülkede kendi menfaatleri doğrultusunda operasyonlar yaptı. Dün sevdiklerini bugün cezalandırdı. Kaddafi tam yolcu uçağı düşürme ambargosunu delmişti. Fransa, İtalya gibi ülkelerde büyük törenlerle karşılanıyordu ki birden yok edildi. ABD, İran politikası ile bölgedeki işbirlikçilerinin sadakatini sınadı. Gücünü test etti. Irak’ı işgal ederek kendi coğrafyasından binlerce kilometre uzakta bir nevi tatbikat yaptı. Tüm bunları dünyanın gözü önünde yapıyor ve karşı çıkanları tartıyordu. Her zaman olduğu gibi en çok muhalefeti Rusya yapıyordu. Amerika’nın alelacele yaptığı renkli devrimler Rusya’nın komşu ülkelerinde tutmamış görünüyordu. Sınırlarının yanı başındaki akraba Rusya’nın gölgesinde olan Gürcistan, Ukrayna, Türkmenistan, Kırgızistan, Özbekistan, Kazakistan gibi ülkelerde ABD yanlısı yönetimler tutunamıyordu. O nedenle Rusya kaçınılmaz bir şekilde ABD ile karşı karşıya kalıyordu. Hükümranlık savaşı öyle ya da böyle, diplomasi alanında çok kuvvetli devam ediyordu. Amerika için son noktayı koyma, prestij düzeltme, avantaj kazanma gibi değerlendirilen gelişmeler Rusya için ölüm kalım savaşı gibidir. Amerika’nın Doğu Avrupa ve Karadeniz bölgesinde itibar kaybına tahammülü yoktu.

Kırım her zaman Avrupa ve Rusya için önemli olmuştur. Bugünkü durumundaki Avrupa da ABD için bir hayat damarıdır. ABD kültürü sonuçta Avrupa kökenlidir. Rusya’nın eline geçen Kırım Avrupa için Kuzey Güney hattında önemli bir kalenin kaybedilmesi anlamına gelir. Nitekim bu yarımadada yedi büyük havaalanı, Avrupa’nın içlerine kadar inebilecek kocaman deniz filosu mevcuttur. Hava trafiği, Karadeniz’in kontrolü, boğazlar, hâttâ Tuna boyu Kırım’dan kontrol edilebilir. Kırım Rusya’nın eline geçtiğinde Rusya yaşanan diplomasi savaşında büyük bir güç kazanacaktır. Nitekim Rusya diplomasi ile yapamadığını, nüfusa dayalı bir oldu bitti ile kapatmak istedi. Kırım’ı bir gecede ilhak etti.

Savaş o zaman başlamıştı. Bu savaşın yayılıp bölgesel, hâttâ küresel bir hal alması maalesef an meselesidir.  Ukrayna üzerinde baskılarını arttıran ve Kırım’ı ilhak eden Rusya, enerji koridorlarına alternatif arayıp Rusya’ya bağımlılıktan kurtulmak isteyen Avrupa ülkelerini oldukça tedirgin ediyor. Rusya’ya alternatif yollar geliştiren Avrupa; Irak, İran, Türkmenistan ve Azerbaycan’dan petrol ve gaz boru hatlarını elinde bulunduran Türkiye ile iş birliği yapmak yerine bölücü tehditleri destekliyor. Türkiye’nin bölgede ikinci bir Rusya olmasından endişe eden Amerika ve Avrupa Ortadoğu ve Anadolu coğrafyasında maalesef yeni harita çizdiler. Bu haritayı Türkiye’nin kabul etmesi mümkün görünmüyor. Mevcut iktidar veya gelecek iktidarları aşan global bir savaşın ortasında kalan Türkiye asimetrik saldırıları karşılayacak güçten hızla uzaklaşıyor. Kendi içinde kuvvetli görünse de, dış güçlerin oyunlarını boşa çıkarma adına yaptığı açılımlar süreç uzatmaktan başka işe yaramıyor.Türk hükümeti yaşanan gelişmelerde ABD’nin Ortadoğu’daki partneri olan İsrail ile birlikte düzenlemeye gitme konusundaki ısrarına din kartını masaya koyarak cevap veriyor. Radikal bile olsa tüm İslami örgüt ve yapılanmaların dikkatini coğrafyaya çekmeyi başardı. Böylece ABD Ortadoğu’da bir oldubittiye giderse bataklığa saplanacaktı. Türkiye bunu başarmış görünüyor. Bugünkü şartlarda İsrail’in ortadoğu’da aktif olması kendisi açısından hezimet olur.

Tabii ki dünya Coğrafyası sadece Türkiye,Rusya ve Ortadoğu ile sınırlı değil. Dünyanın çok değişik yerlerinde yine değişik adlar altında bir çok hegomonya savaşı sürüyor. Kuzey Kore kendini halen savaş durumunda tutan bir ülke. ABD Küba ile ilişkilerini düzelterek olası bir hataya meydan vermemek ve kendi evinde avlanmamak istiyor. Pasifik bölgesinde durum Amerika’yı gafil avlayacak gibi. Olası bir küresel savaşı sinsice bekleyen tek ülke var, Çin. Çin’in nüfusu bir milyar dört yüz milyona dayanmıştır. Sadece Rusya sınırında işsizlik sorunu yaşayan on milyon Çinli mevcuttur. Rusya’nın geniş coğrafyası ve yer altı kaynakları Amerika kadar Çin’in de ağzını sulandırmaktadır. Çünkü Rusya’nın toplam nüfusu Çin’in 1/10’u kadardır. Çin Rusya’dan enerji satın alan bir ülkedir.

Maalesef tarih bir aşamayı daha kaydetti. Rusya ve Türkiye Petrol boru hatları konusunda bir anlaşma yaparak Güney boru hattı projesini hayata geçirdiler. Hâttâ Putin ileri giderek, bu hattın adının Türk Hattı olmasını bile teklif etti. Çünkü tarihi ve çok kritik bir isteği gerçekleşiyordu. Enerji koridorlarını kontrol edecekti. Ama bunun karşılığında Türkiye’ye ne vermişti? Bölücü saldırılara karşı korunma sözü mü? Amerika’nın ve Avrupa’nın baskılarına rağmen Rusya ile yapılan bu anlaşma ne kadar gerçekçidir? Elinde tamamen Amerikan sisteme dayalı ordusu bulunan Türkiye ile Rusya nasıl bir askeri iş birliği yapabilirdi ki?

İkinci alternatif olan Türkiye’nin Batıya ve Amerika’ya Rus kartını oynayarak onları emellerinden vazgeçerek Türkiye ile iş birliği noktasına çekmek. İşte bu Türkiye için olabilirliği olan, ancak Rusya için asla kabul edilmeyecek bir davranıştır. Bu oyun Türkiye’ye birkaç beden büyük olmasına rağmen oynanmaktadır. Putin anlaşmayı şu sözlerle bağlamıştır. “Tayyip erkek adamdır.” Tabii ki demokrasilerde iktidarlar değişir. Biri gider diğeri gelir. Ancak uluslar arası sözleşmeler mecliste oylanınca maalesef bağlayıcı olduğu gibi cezai şartlar taşıyan gizli unsurlar saklıyor. Rusya ile Türkiye’nin böylesi bir durumda karşı karşıya kalmasında, şimdiye kadar hiç iyi bir müttefik olamamış ABD ve Avrupa’ya nasıl güvenilir?

Bilmem anlatabildim mi?

Saygılarımla…

Ögeyi Oylayın
(11 oy)

Yorum ekle


Güvenlik kodu
Yenile

Yorumlar  

#4 Erdal Günşer 27-12-2016 13:35
19 Aralık 2014 Tarihinde kaleme aldığım bu yazının üzerinden 2 yıl geçti. Sayın Celal Elbir'in yorum olarak yazdığı dileklerine ben de canı gönülden "inşallah" demiştim.
Geldiğimiz nokta maalesef çok çok vahim. Allah yar ve yardımcımız olsun.
Ateşe odun atmak mı? Yoksa su dökmek mi?
Ateşe odun atıldı. Ateş büyüdü. Kontrolden çıktı. Biz vatandaşlar kör, sağır ve dilsiz taklidi yaparken gerçekten şu anda körleştik, haber alamıyoruz ve konuşamıyoruz. Kalın sağlıcakla...
Alıntı
#3 Erdal Günşer 12-12-2015 09:21
Yine bir yıl önceden bir yazım. Vaktinizi aldığım için özür dilerim. Dediydim demek istemiyorum. Bu kelimeyi sevmem. Görünen köy kılavuz istemez. Ufkumuz açık değil. Kara bulutlar yoğun. Allah yardımcımız olsun.
Alıntı
#2 Elbirce 19-12-2014 21:15
Sevgili Günşer;
Öngörülerinizin tutmaması dileğiyle, kaygılarınıza katılıyor ve yazınıza tebriklerimi yolluyorum.
Alıntı
#1 atilla abaylı 19-12-2014 18:53
Böylesi hem kendi assubay sorunlarını ve yaşadıgımız dünya düzeni ile bizlerin sorunlarını paylaşarak TAS-SEN yapılanmasında olan arkadaşlarımız ile gurur duymalıyız.
Alıntı
genclige-hitabe

Son Yorumlar

Son Eklenen Mesajlar

SİTE-ASB.GÜÇ BİRLİĞİ PLATFORMU YÖNETİMİ
YENİ YILINIZ KUTLU OLSUN Her şeyin gönlünüzce gerçekleşeceği; sağlık, başarı ve mutluluk dolu nice yıllar diliyoruz. SİTE VE ASSUBAY GÜÇ BİRLİĞİ YÖNETİMİ
Pazar, 31 Aralık 2023
SİTE-ASB.GÜÇ BİRLİĞİ PLATFORMU YÖNETİMİ
Baş öğretmenimiz ulu önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün manevi şahsında tüm öğretmenlerimizin ÖĞRETMENLER GÜNÜ KUTLU OLSUN... Demokrasinin, adaletin, huzurun ve refahın hakim olduğu nice öğretmenler günü kutlamak dileklerimizle sevgi ve saygılarımızı sunuyoruz.
Cuma, 24 Kasım 2023
SİTE-ASB.GÜÇ BİRLİĞİ PLATFORMU YÖNETİMİ
BAĞIMSIZLIK SAVAŞIMIZIN KAHRAMANI, LAİK, DEMOKRATİK CUMHURİYETİMİZİN KURUCUSU, EBEDİ ÖNDERİMİZ VE BAȘKOMUTANIMIZ BÜYÜK DEVRİMCİ GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'Ü BEDENEN ARAMIZDAN AYRILIȘININ 85. YILINDA SAYGI, ÖZLEM VE ŞÜKRANLA ANIYORUZ... RUHU ŞAD, MEKANI CENNET OLSUN. 10 KASIM 1938 ! Bir devre damgasını vurmuş, dünyanın gidişatını değiştirmiş, yalnızca ya...
Cuma, 10 Kasım 2023

Son Eklenenler

Copyright © 2006 Emekli Assubaylar. Tüm Hakları Saklıdır. Tasarım İhsan GÜNEŞ