Mesele yeni değil!
Zaman zaman basın-yayında gündeme getirmişler.
Herşeyi açık açık yazmışlar.
Vatan gazetesinin 11 Kasım 2005 tarihli nüshasında Dr. Sayın Tamer KUMKALE bu konuda çok önemli bir makâle neşretmiş.
Ve OYAK’ı çok açık bir şekilde ikâz etmiş.
Yakın zamanda gündeme geldiği tarih ise 2005. OYAK Sigorta’nın ortağı Fransız Axa sigorta şirketi kendilerine sözde “Ermeni soykırım mazlumlarının torunları” diyen beş binden fazla Ermeni’ye tazminât ödemeye karar verdiğini Ekim 2005’de açıklayınca meselenin vahâmeti ortaya saçılmış.
Buraya kadar mesele yok!..
Peki bugüne kadar yazılan çizilenler ve en önemlisi bu vakde kadar çevrilen dolaplar konusunda kim, ne yapmış?
İşde asıl mesele bu!..
Bugün ele alacağımız konu aslında bir hayat sigortası tuzağı.
Hem siyâsi, hem coğrafî hem de mâli neticelere gebe bir tuzak...
Bir tarafda hayat sigortası yapdıran nâm-ı diğer teba-i sâdıka dediğimiz Osmanlı Ermenileri var.
Diğer tarafda bu hayat sigortasının muhatabı olan Fransız ve Amerikan sigorta şirketleri.
New York Life isimli Amerikan sigorta şirketi 1885 tarihinde taa 20 bin kilometre öteden Atlantik Deryâsını aşıp Anadolu’ya gelir. Müşteri arayıp hayat sigortası satmaya başlar. Bu sigorta şirketinin hedef ülke olarak Osmanlı Devletini seçmesinin altında sinsi ve çok tehlikeli bir tuzak vardır ki meselenin bu veçhesi, makâlemizin konusu değildir.
Hayat sigortasına bir nevi kumar nazarıyla bakan ceddimiz bu işe rağbet etmemiş. Fakat her niyeyse Ermeniler bu sigorta işine pek teşne olmuşlar. New York Life sigorta şirketi o vakitler Amerika’dakinden daha fazla sigorta satar Anadolu’da. Sigortaların beş binden fazlasını da Ermeniler satın alır.
Gel vakit git vakit hayat sigortası yapdıran Ermeniler, ikinci dünya savaşının cerayân etdiği senelerde sigorta taksitlerini ödeyecek şube bulamazlar Türkiye’de.
Ermenilerin imdânına Amerika yetişir. İstanbul’daki Amerikan Konsolosluğu Ermenilerden topladığı sigorta taksidini alır ve Amerika’daki New York Life sigorta şirketine gönderir.
Aynı dönemlerde Fransız sigorta şirketleri de gelip Anadolu’da Ermenilere hayat sigortası satar. Bu şirketlerden birisinin adı da pek âşina bir isimdir.
Axa Group!..
Fransız sigorta şirketi Axa, UAP isimli başka bir Fransız sigorta şirketini 1999 tarihinde satın alarak yutar. UAP sigorta şirketi, Osmanlı Devlet sınırları içinde yaşayan Ermenilerin sözde soykırıma uğratıldığını 1922’de kabul etmişdir.
Aslında hukuken hiçbir mesnedi ve değeri olmayan ve kendi başına aldığı bu kararını, UAP sigorta şirketi Fransız Dışişleri Bakanlığı’na beyân etmiş bir şirketdir. Bir başka ifadeyle ileri tarihlerde gündeme getirilecek Ermeni soykırım tazminâtlarını ödeyeceğini peşinen kabul ve taahhüt etmişdir. Bu hülleli ortaklık kılıfıyla UAP’nin bu konudaki taahhütlerini ödemeyi bu kez Axa şirketi üzerine alır.
Turpun büyüğü heybededir artık. Axa, bunları yerleştirmek için harıl harıl münasip bir yer aramaya başlar.
Axa şirketi fazla vakit kaybetmez. Heybedeki turpun kallavisini yerleştirmek için hemen bir göz(!), yani bir ortak bulur. Böylesi kirli oyunların içine girmiş bir şirket ile bizim OYAK, aynı sene içinde, 1999’da %50 nisbetinde ortak olur. Amaç, Axa-OYAK Sigorta ismiyle memleketimizde sigortacılık yapmakdır.
Bu ortaklık sayesinde Axa sigorta, UAP’den devraldığı Ermenilerin tazminât taleplerini bu kez de OYAK’ın sırtına yükler.
OYAK, Axa’nın yemsiz zokasını hiç düşünmeden yutmuşdur artık.
Nasıl?
Güzel bir tuzak değil mi?..
Axa, UAP şirketinden devraldığı Ermeni borçlarını ödeyecek yeni bir müteahhid olarak OYAK’ı hayalarından yakalamışdır.
Hayat sigortası ile âlâkalı olarak Amerikan mahkemelerinin bugüne kadar verdiği kararların hiçbirisinde "soykırım" sözcüğü geçmiyor. OYAK posduna bürünen Axa, Türk hukuk mevzuatında kendine yol bulmuşdur bir kere!..
OYAK’ın döşediği mayınlı tarlada yürümek isteyen Ermeni sevdalıları sıraya girmişdir artık.
Bu mayınlı tarlada yürüyen ilk Türk devlet adamı da RTE olur.
Biz Türkler, Ermenilerin sinsi intikam tasarılarının 3T’den ibaret olduğunu zannederdik. Meğerse 3 değil, 4T imiş. Birinci T’yi de Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun doksan dokuzuncu sene-i devriyesinde Başbakan Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN yumurtaladı. Ta’ziye!..
Takvim yaprağı 2014 senesinin Nisan ayının 23’ünü gösterirken
Başbakan Sayın ERDOĞAN
1915 vak’aları hakkında
T.C. nüfüs cüzdanı taşıyan Ermeni vatandaşlarına ta’ziye (başsağlığı) diledi.
Geriye kaldı 3T...
Başbakan’ın yapdığı bu hamle T.C. tarihinde bu yönde yapılan bir “ilk” olarak tarihdeki yerini aldı.
Sözcük isrâf etmeye hâcet yok!
Ermeni taşnak ve hınçak çetelerin şalvarının içine saklanan Türk düşmanı devletlerin bu tarihden sonra yapacaklarını mahallemizdeki üç yaşındaki çocuklar dahi biliyor.
Rüşvetsiz selam bile vermeyen siyâsetcisiyle, omuzu bol yıldızlı subayı ile ve yabancı vakıflardan aldığı para ile şakıyan münevver kılıklı garp bülbülleri bu işin farkında mı?
Bu güruhun bizim mahalledeki çocuklar kadar dahi aklı yok mu?
Peki yarın ne olacak?
Hayat sigortasını OYAK üzerinden Türkiye’ye ödeten Ermenilerin ikinci hamlesi sözde soykırımı Türkiye’ye tanıtmak olacak.
Ta’ziye dilemekde sakınca görmeyen er kişi, sözde soykırımı tanımakda niye mahsur görsün?
Şunun şurasında bir sene var.
Başbakan’ın odasının duvarında asılı takvim yaprağı 2015 senesinin Nisan 23’ünü gösderirken bakalım neler olacak!..
Tevâzuya gerek yok.
Garb’lılarda teknoloji vardır. Fakat medeniyet yokdur. Merhâmet, müsâmaha nedir bilmezler!
Vicdân, merhamet, müsâmaha bize özgüdür. Bu ulvî hasletleri Allah, biz Türk’lere nâsib etmişdir.
Biz, müsâmaha deriz. Garb’lı, tolerans der.
Biz, müsâmaha etmekden hoşgörmeyi anlarız. Onlar, toleransdan tahammül etmeyi anlar.
Tahammül etmek demek ne hoşgörmek demekdir ne de müsâmaha etmek...
Rahmetli ERBAKAN’ın dediği gibi Garb’lı ile biz müslüman Türkler arasında tam anlamıyla bir kan uyuşmazlığı vardır.
Mâide Suresi Âyet 51 kıyâmet gününe kadar muteber kalacak!..
Tahkir etmek değil muradımız bunları fâş eylemekle.
Garb’ın uşağına elinizi verdiyseniz şâyet
Değil kolunuzu,
Gıçınızdaki donunuza kadar kaybetmeye hazır olun!..
Kasdımız bundan ibaretdir.
Ermenilerin Amerika’da açdığı davaların konusu şimdilik hayat sigortası yapdıran ölmüş baba ya da dedelerinin sigortada birikmiş paralarını almakdan ibâret. Fakat Batı’nın yüzsüz ve kurnaz insanları bu hayat sigortasını soykırım tazminâtına çevirmekte hiç tereddüt etmezler.
Makyavelli onlardan değil mi?
Garb’ın paraperest ve anamalcı zihniyetli insanları şahsî emellerine ulaşmak için her yolu mübah bilirler, her şeyi yaparlar.
Hele bir de göbeğinden besledikleri dâhili bedhahları arar bulurlarsa...
Rahmetli Kaptan şair ne demişdi?
“Türkiye’nin hain kontenjanı %10’dur.”(1)
OYAK’ın düşdüğü ya da düşürüldüğü bu affedilmez tuzak ile Axa’nın bugün OYAK üzerinden Ermenilere ödediği “hayat sigorta ikramiyesi”, ileri tarihlerde Türkiye’yi Ermenistan’a “soykırım tazminâtı” ödemek zorunda bırakacak bir sonun başlangıcı olacak. Meselenin bu tarafını hesap edemeyen insanın saf değilse bile hain olması gerekir.
Bütün bu kepazeliğin asıl sorumluları da elbette OYAK’ın başında oturan çok bilmiş subay emeklisi dinazor askerler ve sivillerdir.
Eh, kendi düşen ağlamaz da!..
Filler tepişmesine tepişsin de
Ezilen çimenler oluyor..
Burada kararı verenlerden çok bu karardan haberi bile olmayan iki yüz seksen binden fazla OYAK üyesinin anası ağlıyor.
Gel zaman git zaman...
Amerikan ve Fransız sigorta şirketlerine hayat sigortası yapdıran Ermeniler bu sigortaların vaad etdiği ikramiyelerin peşine düşerler. Çok ince, çok planlı, çok sinsi ve çok sabırlı çalışırlar. Dünya’nın her ülkesinden, her seviyeden, her meslekden, her meşrepden adam satın alırlar. Kânun’ların altından girip üsdünden çıkarlar. Türkiye’den de hem subay hem siyâsi hem de işbirlikcileri yemleyip ayartdığını söylersek, hatâ eder miyiz?
Ermeniler hayat sigortası yapdırdığı Amerikan şirketini en sonunda Amerika’daki bir mahkemede hayat sigortası tazminâtı ödemeye mahkum etdirirler. 1918-1922 tarihleri arasınde sigorta şirketine hayat sigortası yapdıran Anadolu Ermenilerinin torunları, ölmüş baba ve dedelerinin sigorta ikramiyesini almaya hak kazanırlar. Bunu yapasıya kadar Ermeniler gene akla ziyân dalavereler çevirirler.
Artık maya tutmuşdur. OYAK zokayı yutmuşdur. Sigorta şirketini tazminât ödemeye mahkum ettiren Ermeniler şimdi bu parayı alacak yağlı bir kuyruk aramaya başlar.
Bunun için en yağlı ülke, Türkiye; en yağlı kuyruk da Ordu Yardımlaşma Kurumu adıyla maruf OYAK’dır.
Meseleyi buraya kadar özetleyelim.
Zihnimizi üç boyutlu, gözümüzü de dört açalım ve
Şu hakikâtleri idrâk edelim;
21 Kasım 1996 tarihli Fransız L’Express gazetesi haberi şu başlık ile duyurdu dünyaya;
“Fransız kapitalizmini sarsacak ortaklık!”
Fransız şarabı ile Türk lokumu sarmaş dolaş oldu.
Ve şarlok diyebileceğimiz içi dinamit dolu ucube bir nesne çıkdı ortaya.
Holmes ise daha sonra zuhur eyleyecekdi.
Füzyon Tamam idi.
Axa ile ortaklığı OYAK’ın örütbağında üyelerine şu sözler ile ilân etdi:
1999 yılında Fransız Axa Grubu ile Axa OYAK Holding A.Ş. kuruldu. OYAK ve Axa'nın sigorta şirketleri bu Holding çatısı altında toplandı.
Üyeler ile daimi teması sağlamak amacı ile Üye Daimi Temas Noktası (ÜDTEN) aynı yıl içinde kuruldu.(4)
Yukarıdaki cümlede gördüğünüz ortaklık haberinin ikinci parağrafında bahsedilen “Üyeler” kim oluyordu dersiniz?
Söze konu ortaklık haberini
04 Mayıs 1999 tarihli Milliyet gazetesi, L’Express gazetesinin atdığı aynı başlık ile duyurdu.
Füzyon Tamam.(5)
2008 - Ortaklığın OYAK Grubu'nun %50 hissesine sahip olduğu Axa OYAK Holding ve bağlı şirketleri Axa OYAK Sigorta ve Axa OYAK Hayat Sigorta şirket hisselerinin Axa Grubu'na satışına yönelik süreç resmen tamamlandı.(6)
OYAK’ın ifâdesine dikkat buyurunuz!. Hissesinin tamamını Fransız Axa’ya satarak çıkıyor ortaklıkdan.
Tek cümlelik bu açıklama ile OYAK, yutduğu yemsiz zokayı ve Fransız Axa’dan yediği yağsız kazığı açıkca itiraf ediyor.
06 Şubat 2008 tarihli Hürriyet gazetesi Axa-OYAK boşanma haberini şöyle duyurdu.(7)
OYAK 525 milyon dolar aldı, sigortasını Axa’ya bıraktı!..
Bu cümlenin tefsiri şu oluyor yiğit yârenler, muhterem üyeler; Hissemizin tamamını verdik ve kurtulduk, netekim!..
Fransız Axa’dan kazığı yiyen OYAK, ortaklıkdaki hissesinin tamamını Axa’ya satdı ve hayat sigortası piyasasından çekildi.
Ve böylece,
Holmes, huzurlara zuhur eyledi!..
Filim bu kadar...
Ortaklık hilesi ile 1995 tarihinde Fransız Axa ile yatağa giren OYAK, 2008’de çok şeyler kaybederek uyandı!!!
Ermeniler hayat sigorta tazminâtı istemiş; OYAK Sigorta, dolayısıyla bizim OYAK basdırmış milyon dolarları.
Üç nesil Ermeninin devam etdirdiği ve 1999’da OYAK’ın ortaklığı ile ivme kazanan bu hain tuzağa karşı bizim devletlüler bugüne kadar ne yapdı?
Bütün bu dalavereler çevrilirken OYAK’ın başında oturan beyni çürümüş emekli dinazor subaylar ve onların emirerleri; galın enselerini, iri başlarını ve o yağlı goca gıçlarını hangi yana doğru gıvırtdılar acap?..
Memur-Sen Yönetim Kurulu, bağlı sendikalar ve üyeleri 15 Kasım 2005 tarihinde Axa Oyak Bölge Müdürlüğü’nün Ankara’daki binâsının önünde bir basın açıklaması yaptı.(8)
Sendika nâmına konuşan Memur-Sen Genel Başkanı Dr. Sayın Ahmet AKSU, Fransız sigorta şirketi Axa’nın Osmanlı Devleti’nin 1915’teki tehcir (göç) esnasında hayatını kaybeden Ermenilerin yakınlarına 17 milyon dolar ödemesini protesto etdi.
Soykırım suçlamasını Türkiye’ye zorla kabul ettirmek isteyen güçlerin bu defâ bu şekilde hileli ve muhataralı bir yola başvurduğunu söyledi. Dr. AKSU, OYAK’ın Axa ile ortaklığını derhâl bitirmesini istedi.
Meselenin hukûkî, siyâsi, tarihî ve coğrafî sonuçları yukarıda da ifâde etdiğimiz üzere makâlemizin konusu değildir. İşin bu veçheleri evvela devletimizi, sonra hamiyyetperver ve vicdan ehli uzmanları ilgilendirir.
Biz gelelim bu ahlâksız ortaklığın OYAK üyelerini alâkadar eden mâli veçhesine.
Bugün artık şu sualleri sormamız ve cevâbını mutlaka bulmamız gerekiyor.
Memuruyla, siviliyle, subayıyla, astsubayıyla
Sizler gibi
Ben de bir OYAK üyesiyim.
Bu suallerin cevâbını bilmek hakkımdır.
Öğrenmek istiyorum!
Yayına verileli 10 sene geçmesine rağmen Dr. Sayın Tamer KUMKALE’nin bu konuda yazdığı makâleyi
10 senede sâdece 18 (on sekiz) kişi okudu.
Ben, söze konu bu makâleyi okuyan 19’uncu kişi oldum. (9)
Bugün, 28 Nisan 2014...
OYAK’ın 280.000 civârında üyesi var.
10 sene sonra tekrar gündeme getirdiğimiz aynı konulu bu makâlemizi
Bakalım bu kez kaç kişi okuyacak!..
Şükrü IRBIK
(E) SG Tls.Astsb. III Kad.Kd.Bçvş.