O DA BİR ASSUBAY'DI

Şubat 13, 2015

Türk Silahlı Kuvvetlerini sırtında taşıyan, hiyerarşiye saygılı, ülkesine ve orduya sadakatini teri, canı ve kanı ile kanıtlamasına rağmen bizzat kendi kurumlarınca önyargılarla sosyal, ekonomik ve insani haksızlıklara uğratılan emekleri, varlıkları "Ordünaryüs profesör olsan bile assubaysın" diyerek yok sayılmaya çalışılan tek talepleri adalet olan çilekeş mesleğin mensupları Assubaylar...

Nedir bu adaletsizlik, nedir bu önyargı, nedir bu korku?

Korkmayın!…

Bizden korkmayın, korkularınızı biliyoruz!

Uçak bakım subayımızın eline tornavida almadığını, bir vida sıkmayı bilmediğini biz de biliriz, siz de bilirsiniz! Tank yolda kaldığında teknisyen astsubayı çağırmaktan öteye geçmez teknik (!) bilginiz. Gemi komutanı ancak motor odasının temizliğine bakar, dizelin kapağını aç kapa deseniz açıp kapayamaz!

Raporları hazırlarız, beğenmezsiniz, tekrar düzeltiriz imzalarsınız.

Bir üstünüz de sizin düzelttiğinizi beğenmez, tekrar düzeltiriz.

Biz bu ülkeyi seviyoruz, bu cumhuriyetin, Atatürk’ün emaneti demokrasinin, şehit kanları ile sulanmış memleketin aşığıyız. Çabamız bu!

Bizden korkmayın, aynı gemide olduğumuzun fakındayız, korkularınızı yenip bizi anlar, birbirimize ihtiyacımız olduğunu anlarsanız, el ele, omuz omuza verdiğimizde daha güçlü bir Silahlı Kuvvetleri var edeceğimizi biz biliyoruz.

Sizden beklentimiz; bizi ötekileştirmeden, önce insan olduğumuzu fark edip, asla unutmadan yaklaştığınızda her şey daha güzel olacak!

Aşağıda bir astsubay oğlu astsubayın öz geçmişi var… Bir göz atalım, sonra devam edelim!

"Hasan Bora USLUER, 2002 ile 2014 yılı sonuna kadar Türk Silahlı Kuvvetlerin de Astsubay olarak görev yapmış ve zorunlu hizmet süresi hitamında görevinden istifa ederek ayrılmıştır. Askerlik hayatı öncesinde 1999-2001 yılları arasında Kocaeli Üniversitesi, Denizcilik Meslek Yüksek Okulu, Güverte Bölümü, Uzak yol vardiya zabitliği eğitimini derece ile tamamlamıştır. Deniz Astsubay sınıf okuluna derece ile girmiş ve Harita Sınıfı eğitimi gereği, Harita Genel Komutanlığı, Harita Yüksek Teknik Okulu, Harita Astsubay Sınıf Okulu Komutanlığına gönderilmiştir. 2002 yılında Sınıf eğitimini tamamlayarak asli görev yeri olan Seyir, Hidrografi ve Oşinografi Dairesi Başkanlığına atanmıştır.

Trieste / İTALYA da, 2003-2004 yılı arasında International Maritime Organisation - Uluslararası Denizcilik Örgütü – IMO bağlısı, International Maritime Academy - Uluslararası Denizcilik Akademisi – IMA ‘da icra edilen Elektronik Kartografi, Elektronik Harita Üretimi eğitimini tamamlayan ilk Türk olmuştur. 2005 yılı itibariyle tamamlanıp hizmete sunulmuş olan ilk elektronik seyir haritası üretim ekibinde görev almıştır. 2008 yılında Kamu Yönetimi lisans eğitimini tamamlamıştır. Aynı yıl Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, Lisan Okulunda ingilizce eğitimini tamamlamıştır. 2005-2009 yılları arasında Karasuyu ve Kıta Sahanlığı projelerinde Harita çizimi ve teknik danışmanlık görevlerini de ifa etmiştir. 2009 - 2011 yılları arasında İstanbul Üniversitesi, Deniz Bilimleri Enstitüsü, Deniz Politikası dalında yüksek lisansını, Türk Boğazlarında Fenerler ve Sis İşaretlerinin Elektronik Seyir’e Entegrasyonu - Integration of the Lights and Fog Signals to the Electronic Navigation in the Turkish Straits, isimli tezi ile tamamlamıştır. 2011 yılında İstanbul Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Deniz Ulaştırma ve İşletme Mühendisliğinde başladığı doktora eğitimi, tez yazma aşamasında halen devam etmektedir. 2012 - 2013 arasında Uluslararası Hidrografi Örgütü – International Hydrographic Organisation tarafından akreditesi sağlanmış olan, FIG/IHO/ICA B Kategori, Uluslararası Uygulamalı Hidrografi – International Applied Hydrographic Education, eğitimini tamamlamıştır. Kısa bir süre ölçüm görevlerinde, daha sonra Hidrografik Ölçüm Ekip Komutanlığı görevlerinde bulunmuştur. Askerlik hayatı boyunca, Babası Emekli Astsubay Ahmet USLUER’den ve eğitim destekçisi Annesi Sultan USLUER’den çok etkilenmiştir.

Aralık 2014 tarihi itibariyle görevinden istifa ederek, Galatasaray Üniversitesi, Meslek Yüksek Okulu bünyesinde Öğretim Görevlisi olarak göreve başlamıştır. Aynı zamanda, Galatasaray Üniversitesi, Meslek Yüksek Okulu, Gemi Makineleri İşletme Bölümü, Bölüm Başkanı görevini de ifa etmektedir. (bknz.)"

  • Nice değerler var astsubayların arasında, bu değerleri korkuya kapılıp bastırmaya çalışmayın, hizmet imkanı verin, destekleyin!
  • 21 nci Yüzyılda yaşıyoruz, gelin Hitler-Mussolini döneminden kalma iç hizmeti, askeri cezayı, dahası o dönemin anlayışını değiştirelim, 21 nci yüz yıla uyarlayalım.
  • Üvey kardeş değil, kardeş olalım!
  • Bizim yaşam koşullarımızın düzeltilmesi sizi neden rahatsız eder, anlayamıyoruz.
  • Tekmeyle, hakaretle, baskı ile bir yere varamayacağınızı artık anlayın! İnsanlık suçu işlediğinizin farkına varın!
  • Korkularınızı yenin, korkularınız öncelikle size zarar verir!
  • Korkularınız Silahlı Kuvvetlere, Korkularınız ülkeye zarar verir.

Hasan Bora USLUER

Şubat 13, 2015

Hasan Bora USLUER, 2002 ile 2014 yılı sonuna kadar Türk Silahlı Kuvvetlerin de Astsubay olarak görev yapmış ve zorunlu hizmet süresi hitamında görevinden istifa ederek ayrılmıştır. Kocaeli Üniversitesi, Denizcilik Meslek Yüksek Okulu, Güverte Bölümü, Uzak yol vardiya zabitliği eğitimin tamamlamış Deniz Astsubay sınıf okulunda Harita Sınıfı eğitimi görerek, 2002 yılında assubay olarak Seyir, Hidrografi ve Oşinografi Dairesi Başkanlığına atanmıştır.

Askerlik hayatı boyunca, Babası Emekli Astsubay Ahmet USLUER’den ve eğitim destekçisi Annesi Sultan USLUER’den çok etkilenmiştir.

  • Trieste/İTALYA da, 2003-2004 yılı arasında International Maritime Organisation - Uluslararası Denizcilik Örgütü – IMO bağlısı, International Maritime Academy - Uluslararası Denizcilik Akademisi – IMA ‘da icra edilen Elektronik Kartografi, Elektronik Harita Üretimi eğitimini tamamlayan ilk Türk olmuştur.
  • 2005 yılı itibariyle tamamlanıp hizmete sunulmuş olan ilk elektronik seyir haritası üretim ekibinde görev almıştır. 2008 yılında Kamu Yönetimi lisans eğitimini tamamlamıştır.
  • Aynı yıl Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, Lisan Okulunda ingilizce eğitimini tamamlamıştır.
  • 2005-2009 yılları arasında Karasuyu ve Kıta Sahanlığı projelerinde Harita çizimi ve teknik danışmanlık görevlerini de ifa etmiştir.
  • 2009 - 2011 yılları arasında İstanbul Üniversitesi, Deniz Bilimleri Enstitüsü, Deniz Politikası dalında yüksek lisansını, Türk Boğazlarında Fenerler ve Sis İşaretlerinin Elektronik Seyir’e Entegrasyonu - Integration of the Lights and Fog Signals to the Electronic Navigation in the Turkish Straits, isimli tezi ile tamamlamıştır.
  • 2011 yılında İstanbul Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Deniz Ulaştırma ve İşletme Mühendisliğinde başladığı doktora eğitimi, tez yazma aşamasında halen devam etmektedir.
  • 2012 - 2013 arasında Uluslararası Hidrografi Örgütü – International Hydrographic Organisation tarafından akreditesi sağlanmış olan, FIG/IHO/ICA B Kategori, Uluslararası Uygulamalı Hidrografi – International Applied Hydrographic Education, eğitimini tamamlamıştır.
  • Kısa bir süre ölçüm görevlerinde, daha sonra Hidrografik Ölçüm Ekip Komutanlığı görevlerinde bulunmuştur.

Aralık 2014 tarihi itibariyle görevinden istifa ederek, Galatasaray Üniversitesi, Meslek Yüksek Okulu bünyesinde Öğretim Görevlisi olarak göreve başlamıştır. Aynı zamanda, Galatasaray Üniversitesi, Meslek Yüksek Okulu, Gemi Makineleri İşletme Bölümü, Bölüm Başkanı görevini de ifa etmektedir.


h-bora-usluer-01 h-bora-usluer-02 h-bora-usluer-03

Tayinim Bolu Komando Tugayından Kara Harp Okulu K.lığına çıkmıştı. Üzülmüştüm! Askerlik hayatımın yarısını geçirdiğim birlikten, ayrımsız bütün silah arkadaşlarımdan ayrılmak çok zor gelmişti bana..

Diyarbakır, Tapan Tepe çadırlar yanında kum torbaları üzerine arkadaşlarımızla oturuyorduk. Yanımıza genç, tertemiz yüzlü bir TEĞMEN geldi "oturabilir miyim?" dedi. "Buyurun oturun" dedik, oturdu. Sigarasını saklamış halde sigara içiyordu.. Bizim, "sizler örnek insanlarsınız. Sigara ile şaşırttınız! Üstelik gençsiniz" sözümüze karşı, "siz benim büyüğümsünüz. Sözünüzü çok önemserim" diyerek sigarasını kuma gömmüştü. Bu güzel davranışı sonrası dakikalarca Kara Harp Okulunu konuşmaya başladık ve doyamadık konuşmaya. KHO'nu detaylı olarak anlattı ve çok rahatlatmıştı beni.... Kitap okumayı çok sevdiğimi söylemiştim bir ara, bir gün bana tam 22 ad. kitap getirdi. 22 günde okumuştum hepsini..

22 kitabı okuduktan sonra "SEN MÜSLÜMANSIN Yılmaz. Her bayramda, acı günde, sıkıntıda, dertte, hastalıkta, selamlaşmada, cenazede anıyorsun Allahını, yaradanının bütün insanoğluna gönderdiği Kutsal kitabı. Kuran-ı Kerim'i daha okumadın bile! O, yoz ve yobazlardansın sen de. Oku, öğren. Cahil insanların KUSURSUZ İSLAMI NASIL KUSURLU hale getirme gayretinde olduklarını öğren. Arapçasından ziyade TÜRKÇESİNİ OKU, anla. Kendimden UTANIYORUM Allahım, beni affet! NE CAHİL insanmışım ben" diye geçirir, sorgulardım kendimi..

Kara Harp Okulu'na gittim, katıldım. Kısa sürede benim Bolu Komando Tugayı'ndaki başarılarım KHO Kurmay Başkanı'na ulaşmıştı. Beni binbaşılığından da tanıdığı için, HARBİYELİLERE konferans salonlarında MAYIN ve BUBİ tuzakları konularında derslere dahil etmişlerdi...

Günlerim çok güzel geçiyordu. Bolu'da Türkiye çapında, kitaplara konu olacak çok değerli çalışmalar yapmış, bütün komandoları bütün rütbeli personeli içerecek şekilde, teröristlerin yaşamları boyunca bizlere karşı kullandıkları TUZAKLARIN aynılarını, gerçeği gibi yapmış, değdiğinde, bastığında, ayağını kaldırdığında, cep teli, telsiz tuzağı dahil yüzlercesi bütün eğitimlerin göz bebeği halini almıştı. Öyle ki Genelkurmay Başkanları, Kuvvet Komutanları dahil her geldiğinde bizzat anlatır, uygulamalı olarak gösterir olmuştum. Bir anda onlarca şerit, rozet ile onore edilmiştim.. İnsanları ayrımsız çok seviyordum. Bütün herkes de ayrımsız beni çok seviyor ve saygı duyuyordu..

Bir gün Tugay sinema salonunda şimdi binbaşı, o zaman yüzbaşı çok değerli komutan Faruk ÖZKAL, Tugay Komutanı'mızın "herkes söylesin bakalım, kimi örnek alıyorsunuz?" sözüne, 500 civarı subay-assubay, önlerden albaylardan başlayarak cevap vermeye başlanmış, sırayla "ben Mustafa Kemal ATATÜRK'Ü örnek alıyorum komutanım", "ben FATİH Sultan Mehmed'i", "ben sizi komutanım" derken, Binbaşı Faruk ÖZKAL da herkesin içinde "ben İs.Kd.Bşçvş.Yılmaz ÖZÇELİK'i örnek alıyorum" demişti. İşte böylesine çok değerli, Subay, Assubay, Uzman ve Erlerle, sivil memurlarla görev yapmıştım ve yaşamımın hiç bir anında asla sorun yaşamamış sadece SAYGI görmüştüm. Yüzbaşı kadrosundaki 5 Yıllık ayrıca Hizmet Birlik K.lığı görevimde de bütün Assubay, uzman, sivil memurlarla erlerle doyumsuz, saygı sevgiye dayalı bir zaman geçirmiştik..

Derken KHO'daki görevim çok değerli insanlarla, saymanım Kd. Bşçvş. Metin ŞİMŞEK ve bütün Astsubay ve sivil memurlarla, çok kaliteli, çok değerli insanlarla başladı ve bir süre böyle devam ederken.. HARBİYELİLERE de MAYIN ve BUBİ tuzakları konulu derslere katılmaya başlamıştım...

İLK DERSİM 1283 Mustafa Kemal ATATÜRK salonunda idi. Bir çok tuzaktan azar da olsa yapmıştım, hazırdı. Derse sonradan Harbiye Alay Komutanı da katılacaktı. Salona girerken 2. sınıf öğrencisi genç bir Harbiyeli güzel tebessümle kapıda karşıladı ve "ATATÜRK'ÜN SALONUNA hoşgeldiniz Hocam" dedi. Şaşırmıştım, aniden "EGEMENLİK KAYITSIZ ŞARTSIZ MİLLETİNDİR diyen ATATÜRK'TEN mi bahsediyorsunuz" demiştim. Genç Harbiyeli şaşırmıştı, devam ettim. "ATATÜRK hiç bir zaman kendisini milletin önünde görmemiştir. Dolayısıyla ATATÜRK'ÜN salonu değil, hepimizin, MİLLETİN salonudur. Mustafa Kemal'imiz de böyle demiştir" dedim. Mahçup şekilde ayrıldı yanımdan. Ders sonunda yine yanıma geldi ve "BANA ÖYLE GÜZEL BİR DERS VERDİNİZ Kİ, teşekkür ederim, büyük saygı duyuyorum size" dedi ve aramıza birden SEVGİ girivermişti..

Konferans salonu tıklım tıklım dolu, derse başladım. İnsanların büyük ilgisini çekiyor "soru da almak isterim" dedim. Dersin sonunda sırayla cevaplarken bir harbiyelim "SİZ MAYINLARI, ELLE, GÖZLE kontroldan bahsediyorsunuz. ABD uzaydan içtiğimiz sigarayı bile görüyor. buna ne dersiniz efendim?" diye soru sordu. "VİETNAM savaşında onbinlerce askeri ile birlikte savaşı da kaybeden ABD.den mi bahsediyorsunuz? Daha dün IRAK'A girip haftalar içinde binlerce askerini mayına kurban veren ABD.den mi bahsediyorsunuz? Kendimize güvenelim. TÜRK MEHMETCİĞİ'nin, değil ABD'li askerlerden, dünyanın hiç bir milletinde olmayan kendine özgü CESARETİ, YÜREĞİ var. Bizler bu konuda onlardan çok daha ileride ve eğitimliyiz merak etmeyiniz. Onların teknolojisi varsa, bizlerin de MUHTAÇ OLDUĞUMUZ KUDRET, DAMARLARIMIZDAKİ ASİL KANDA MEVCUTTUR!" sözüme karşı derse katılan Albayımız da alkışlarla karşılık vermiş ve onore etmişti beni...

Harbiyelilerle öylesine artan bir gönül bağı kuruyorduk ki, sadece subaylara selam vermeleri gerekirken bana selam vermeye başlamışlardı. Birbirimize karşılıklı SAYGI ve SEVGİ duyarak selam veriyorduk. "Abi", "Değerli Büyüğüm", "Hocam" diyen geleceğin subayları, her boş vakitlerinde saymanlığımızı doldurup eğitim ve gelecekten konuşurduk..

Derken peşi sıra 3 kez beyin ameliyatı gerektirecek sağlık sorunları çıkmaya başlamıştı. Bolu Komando Tugayı'ndaki yıllarca Güneydoğunun çok zor şartlarında görev yapmanın sıkıntıları çıkmaya başlamış ve ard arda 3 kez beyin ameliyatı olmuştum. Her şey yarım kalmıştı. Olsun! Diğer taraftan, Bolu'dan da öğrenen askerlerimin aileleri arıyor "oğlum sizi çok seviyor. İzin verirseniz size refakatçi olmak isterim" telefonlarından aldığım mutluluğu hayatımda çok az hissetmişimdir.

Tabii ki bu arada KURANI KERİMİMİZİ 20 kere okuma fırsatı bulmuş, namaz kılmaya başlamış hatta, 30 yıllık namaz borç çizelgesi çıkararak, her gün birer çarpı atarak o borçlarımı kapatma gayreti de gösteriyordum. KURAN-I KERİMİN TÜRKÇESİNİ de İLİM KİTAPLARINIZ içine katınız. HAKKIN kitabını okumaktan KORKMAYINIZ. İnsan 200-300 Tl.mutfak parası ile geçiniyor gerektiğinde. Ayrıca insanlara İYİLİK YAPMAYI, EMEK ETMEYİ, SEVGİYİ, SAYGIYI, HOŞGÖRÜYÜ, EŞİNİZE HER KONUDA EŞİT YARDIMI severek isteyerek yapıyorsunuz. Ben değil, BİZ olmayı öğreniyorsunuz...

PES gurubundaki HAK ve ADALET kavramını daha iyi idrak ediyorsunuz. Hak yememeyi, dedikodu, gıybet yapmamayı, insanları küçük görmemeyi, dini, dili, ırkı, kimliği ne olursa olsun karşılıksız sevmeyi, insan olmayı, insanla konuşurken sesinizi kaba şekilde yükseltmemeyi, hayvanlara bitkilere de aynı hassasiyeti öğreniyorsunuz...

UNUTMAYINIZ, ŞEYTAN SADECE BOŞ BEYİNLERİ SEVER. Nefsinizin sizleri hükmetmesine asla izin vermeyin,nefsinize hükmetin. TEK ve HEPİMİZİN TEK DÜŞMANI sadece ŞEYTAN olsun. İLİM ve BİLİME sarılın. Hepinizi saygı ve sevgiyle selamlarım...

Yılmaz Demir ÖZÇELİK
Eskişehir

İÇİMİZDEKİ DEĞERLER

Ağustos 16, 2012
CGHP-KISLASI

Bu tarihi yıkmayalım!

İstanbul İl Özel İdaresi’nin, Kasımpaşa’daki Kaptan-ı Derya Cezayirli Gazi Hasan Paşa Kışlası’nın yıkılıp yeniden yapılacağını açıklaması tarihçi ve çevrecilerin isyanına neden oldu. Kararla ilgili tedirginlik, Milliyet yazarı Güngör Uras’ın kışlanın AVM yapılacağını dile getirmesinin ardından korkuya dönüştü .

İstanbul İl Özel İdaresi, 1883-1963 yıllarında dört-beş kez restorasyon yapılan fakat geçen zaman içinde yıpranan Cezayirli Gazi Hasan Paşa Kışlası yıkılıp yeniden inşa edileceğini, proje kapsamında, kışla içinde yer alan caminin de restore edileceğini açıkladı.

2013 sonunda tamamlanması planlanan kışla ve caminin yapımının 8 milyon 642 bin liraya mal olacağını bilgisini de iliştirerek. Halen askeri bölge statüsü nedeniyle kapısında askerlerin beklediği kışlanın içindeki caminin restorasyonu başlarken, kışlanın yıkılıp yapılması ve AVM iddialarıyla ilgili bekleyiş sürüyor. Kuzey Deniz Saha Komutanlığı’nda görevli er ve erbaşın yatakhane, yemekhane ve eğitim alanı olarak kullanılan kışlanın nisan ayı sonunda tamamen boşaltıldığı ortaya çıktı.

TMMOB Mimarlar Odası Genel Başkanı Eyüp Muhcu, tarihi kışlayla ilgili daha önce Deniz Kuvvetleri ve İBB’ye rapor sunduklarını söylüyor:

“Bu tür yapılar endüstri mirasıdır. Biz de Mimarlar Odası olarak bu yapıların müze ya da kültür-sanat amaçlı değerlendirilmesi, bu kışlanın da aynı amaçla yıkılmadan restore edilmesi gerektiğine ilişkin bir rapor sunmuştuk. Bu binalar, yıkılıp yeniden yapılmaları halinde mimari ve tarihsel özelliklerini yitirecek, kent dokusu da bundan zarar görecek.”

BAŞBAKAN DUR DEMEZSE, GİTTİ GİDER

Güngör Uras, Milliyet’teki köşesinden Başbakan’a şöyle seslendi:

“Lütfen, bir Kasımpaşalı olarak Cezayirli Gazi Hasan Paşa-Kalyoncu Kışlası’nın yıkılmasına izin vermeyiniz. Bu kışla Kasımpaşa’yı Kasımpaşa, İstanbul’u İstanbul yapan anıt binalardan biridir. 230 yıllık bu tarihi binayı yıkmak günah değil mi? Sayın Recep Tayyip Erdoğan ‘Dur’ demez ise, gitti gider.”

Fatih’in sahabelerinin kesilen başları kışlanın temelinde

Kaptani-derya-cghpKIŞLANIN KİTABINI YAZAN ASKER

Tarihi kışlada 10 yıl görev yapan, tarihi binayla ilgili ‘Kaptan-ı Derya Cezayirli Gazi Hasan Paşa’ adında bir kitap yazan emekli astsubay Muzaffer Polat da yıkılıp, yeniden yapma projesine sert tepki gösteriyor.

“Yıkıp, yeniden yapmak, oradaki tarihi yok etmek olur. İstanbul’un fethi sırasında Fatih Sultan Mehmet’in gizlice içeri soktuğu yedi sahabesi Bizanslılar tarafından yakalandı ve kelleleri kesildi. Bunlardan üçünün başının tarihi cami ve kışlanın altına gömüldüğüne inanıyorum.”


Değerli arkadaşlarım

Yukarıdaki yazıyı Hürriyet’in Pazar ekinde okuduğum zaman kimdir bu emekli assubay meslektaşımız diye merak ettim; çünkü içimizde kaybolan o kadar çok iftihar edeceğimiz değerler var ki...

Muzaffer Polat arkadaşımızın emekli deniz assubayı olduğunu ve bir de DİVANHANE (1) isimli kitabının olduğunu öğrendim. Bu arada yine E.İs.Kd.Bşçvş. Hasip SARIGÖZ’ün  D&R mağazası ve İnkilap kitap evinden temin edebileceğiniz TÜRK’ÜN KARAKTERİNİN DEŞİFRESİ (2) isimli  eserini,  sitemizde tanıtımı yapılan meslektaşımız E.Kd.Bşçvş. Sami BAŞKAYA’nın büyük ilgi gören PRANGALI DÜŞLER (3) isimli kitabını ve ayrıca E. Hv.Kd.Bşçvş. M.Mustafa Özdemir’in  KANLI TOPRAK (4) isimli romanını temin edebilirsiniz.

Arkadaşlarımızın da gerekli ilgi ve desteğini esirgemeyecekleri inancı ile kendilerini kutlar başarılarının devamını dilerim.

Son Eklenenler

Copyright © 2006 Emekli Assubaylar. Tüm Hakları Saklıdır. Tasarım İhsan GÜNEŞ