GERÇEKLERİ ÖĞRENMEK HEPİMİZİN HAKKI...

 

Kıymetli Meslektaşlarım;


 Yaklaşık 20 gün önceki yazımda;  bir erken uyarı görevi yaparcasına, assubaylara verilmesi planlanan tazminatlar da;  " II. Kad. Kd. Bçvş. rütbesinde olma ve  24 Yıl Bilfiil çalışma" şartının olduğunu, intibaklarda ise; 2003 yılı öncesi mezunlara bir derece verileceğini, ancak görevdeyken, yüksekokul veya üniversite bitirerek derece ve kademe ilerlemesi yapan,  2003  öncesi mezunların, söz konusu intibaktan faydalanamayacağını"  yazdık. Yazımızda, bu konudaki çekincelerimizi de dile getirmiştik.


 Önce, bir kısım meslektaşımız, daha sonra TEMAD İl Başkanlarından bazıları, yazılar yazarak  bize tepki gösterdi. Hatta, şu an iktidar partisinde siyasetle uğraşan, milletvekili aday adayı olan,  eski bir Genel Başkan Yardımcısı, şahsımı telefonla arayarak;  "kardeşim yok böyle bir şey, kim nereden uyduruyor bunları" diyerek, tepkisini bizzat bize iletti.


 Bende kendisine;  "Ankara da ikamet ettiğini, Genelkurmaya, Bakanlıklara,  3-4 Km. mesafede olduğunu, yazdıklarımızın yalan olup olmadığını,  gidip oralardan araştırmasını ve ondan sonra aramasını" söyledim.


  O gün bu gündür aramadı hala..


 Durumun vahametine istinaden, Sn. Ersen Gürpınar Ağabeyimiz ile istişare ederek, onun önderliğinde,  www.emekliassubaylar.org. sitesinde, Başbakanlığa ve Genelkurmay Başkanlığına yönelik  mail kampanyası düzenlendi.     


 Yaklaşık 5 günde, kampanya yazısı, 18.000 kişi tarafından okundu ve yoğun bir katılım oldu. Bunun üzerine, Genelkurmay Başkanlığı, site yönetimine açıklama yaptı ve açıklamayı, Sn. Ersen Gürpınar duyurdu.


 Çok geçmeden, durumun ciddiyetini kavrayan, TEMAD Genel Merkezi, TEMAD'ın resmi internet sitesinde," II. Kad. Kd. Bçvş. rütbesinde olma ve  24 Yıl Bilfiil çalışma" şartının kaldırılması için"  Başbakanlığa ve Genelkurmay Başkanlığına yönelik,  mail ve mektup kampanyası başlattı.


 Bize tepki gösteren,  eski Genel Başkan Yardımcısı da, adı ile kayıtlı internet sitesinde, tablolar yayınlayarak, durumun ciddiyetini kavradığını göstermiş oldu.


 ***


 Tüm bunlar olurken, Ahmet KESER'in, bir sitede röportajı yayınlandı. Röportajı okuyunca, hayretler içinde kaldım.  Tam 4 yıldır, bu konularda hiç  açıklama yapmayan, kendi yönetimi kurulu üyelerinin istifa sonrası verdiği demeçleri bile cevaplamayan Ahmet KESER, ne oldu da bu gün bunları açıklamaya başladı. Evet, ne değişti de bu konuları açıkladı? 


Ahmet KESER'in röportajda söylediği sözlerin bazılarını,  ben yaklaşık  3 yıl önce, 16 Nisan 2013 tarihinde, istifa eden TEMAD yöneticileri ile yaptığım röportajda, video olarak  yayınlamış, o dönemde şahsım ve istifa eden arkadaşlarımız, ihanetle, hainlikle, suçlanmış, yalan yazmakla itham edilmiştik.


İş boyuta gelmişti ki, bu gün  Genel Başkan Yardımcısı konumunda olan bir şahıs, bizler için, "Paşa maşası, Genelkurmayın Kadrolu elemanı, ajan,  içimizdeki irlandalı," vb.  sözleri yazmaktan bile hiç çekinmemişti. 


Kaderin cilvesi olsa gerek, o gün bizlere olmadık hakaretleri yapanlar, Ahmet KESER bazı  gerçekleri açıklayınca,  biraz olsun yüzleri kızarır mı? merak ediyorum. Tabi,  hala kızaracak yüzleri ve utanma duyguları var ise...


O dönemde bizler;   "Genelkurmay Başkanı Necdet Özel'in, TEMAD yöneticilerini VİP. törenle karşılattığını, Genelkurmay Başkanının, sorunların çözümü için ortak hareket edilmesi gerektiğini, TEMAD'ın birliklere giderek ilk elden sorunları öğrenmelerini, Personel Başkanlığı ile ortak çalışma yapmalarını istediğini" yazmış, buna karşılık TEMAD yönetiminin, "TV.lerin popüleritesine kapılarak, maksadını aşan konuşmalar yaptığını ve köprüleri attığını" yazmıştık. 


 Evet, o dönemde bunlara "yalan" diyen kalemşörler,  şimdi ne diyecek?  Buyurun Ahmet KESER de aynısını söylüyor.


 Ancak mevzu bu değil...


 

4 yıldır ne yaptınız?

 

Ölüm orucu sonrası, çaresizlik ve çözümsüzlük içinde kalıp, hiç bir yer ile resmi temas kuramayınca, son çare, sitemizin yaptığı mail kampanyasını taklit ederek, mektup, mail  düzenleyen TEMAD yönetimi, kendilerini haklı göstermek için 4 yıl önce yaşanmış görüşmeyi ne hikmetse şimdi anlatıyor.


Kardeşim, 4 yıldır neden açıklamadın?

 

Devlet sırrı mıydı bu görüşme? 


İnsanlar meslekten atıldı, cezalar aldı,


TSK'nın en çok yıpratıldığı bir dönemde,  "yuvamız, kurumumuz" dediğimiz TSK'ya  hakarete varılan yorumlar yapıldı, aşırı derecede yıpratıldı, ileri geri yazılar yazıldı? 


Bu günlerde bunu açıklamanızdaki amaç ne? 


 Tabi, yumurta sona gelince tutuştular!


Suriye yanıyor, Irak'taki askerlerimiz, Musul şehrinde çatışmanın eşiğinde, Rusya ile savaş an meselesi, bizimkiler  ne maksatla açıklıyorlarsa,  4 yıl önceki görüşmeyi, bu gün açıklıyor. 


Bakın tekrar ediyorum, 2012 'deki oyun yeniden sahnelenmeye çalışılıyor, herkesi dikkatli olmasın ve oyuna gelmemesini öneriyorum.


Sevgili Meslektaşlarım;

Assubay kamuoyunun,  gerçekleri bilmek her zaman hakkıdır. Hele ki,  kendi hakları söz konusu ise kesinlikle hakkıdır.
 


 Bu nedenle, 2011 yılında, o görüşmelere katılan, dönemin TEMAD Teşkilattan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Sn. Ayhan YILDIRIM'dan Ahmet KESER'in röportajında geçen bazı konulara açıklık getirmesini istedik. 

 

Kendisi, bizleri kırmayarak, yaşananları anlattı. 


  Önce,  malum sitesindeki,  Ahmet KESER röportajından (siyah kısım)  bir bölümü, altında ise Sn. YILDIRIM'ın ( kırmızı kısım) konu ile ilgili açıklamalarını okuyacaksınız;


genkur ziyaret

 

AHMET KESER : 11 Ekim 2011’de yönetime geldikten sonra, ufukta özlük haklarımızın iyileştirilmesi konusunda ufukta bir çalışmanın var olup olmadığının öğrenilmesi maksadıyla hem siyasete hem Genelkurmay’a gittik. İlk ziyaretimizi Genelkurmay Başkanlığı’na yaptık. Genelkurmay Başkanı ile kendi Personel Başkanı Korgeneral’in de bulunduğu bir ortamda yönetim kurulu üyeleriyle beraber bir görüşme gerçekleştirdik.


 Genelkurmay Başkanı Necdet Özel Paşa çok iyi niyetli yaklaştı. Hakkını iade ederek söylemek istiyorum, ve Korgeneraline Personel Başkanı’na emir verdi. ;


 “TEMAD ne istiyorsa çalışın, bana getirin” dedi. “Ben bunların takipçisi olacağım…Beraber  çalışacaksınız, TEMAD ne istiyorsa onu getireceksiniz” dedi. “Bana astsubaylarla ilgili yaptığınız şu çalışmaları, iyileştirmeleri bir okuyun bakayım” dedi.

 

AYHAN YILDIRIM : TEMAD seçimlerini kazandıktan sonra, resmi ilk ziyaretimizi, 03 Kasım  2011 tarihinde,  MSB Müsteşarı Korgeneral Ümit DÜNDAR'a yaptık. Sn. Ümit DÜNDAR  Nisan 2011 ayında kanunlaşan,  KOMKARSU vs tazminatların, Başbakanlıkta olduğunu,  bize 3 Kasım  2011 tarihinde yani yaklaşık 5 ay önce söylemişti.


  Necdet ÖZEL paşa,  gerçekten bizleri çok iyi karşıladı, hatta seçimlerimizi takip ettiğinden bile bahsetti. Personel başkanına birlikte çalışılması için talimat verdi.  


 AHMET KESER  : Personel Başkanının elinde şöyle bir liste vardı. Elindeki listeyi şöyle bir çevirdi, yatay bir excell tablosu. Orada, sorunlar “Planlanan – Yapılan – Yapılamayan”… falan renk kodları vermişler, kırmızı – mavi… diye, ne istedik, ne yapıldı diye… Birinci sayfayı açtı Korgeneral, bir şey yok, ikinci sayfayı açtı bir şey yok, üçüncü sayfayı açtı bir şey yok. Yani bizimle ilgili yapılan bir şey yok.


 “Bırak!” dedi, “Bir yerden oku bari” dedi. “Yapılamayanı oku” dedi. Gerildi, yapılamayanı okurken bir madde : Astsubaylar vefat ettiklerinde, geride mirasçılarına bıraktığı silahın devir teslimi Emniyet Müdürlüğünce yapılıyor, bunun devir tesliminin Kuvvet Komutanlıklarınca yapılması konusunda teklif sunulmuş, bu teklife de sıcak bakılmamış.

 “Yahu geç onu!” dedi. “Başka bir şey söyle!” Başka bir şey söyledi ; Kamplara girerken günlük 5 liralık park ücreti alınıyormuş, meslektaşlarımız günübirlikçilerden bu park ücretinin alınmamasını istemişler çünkü orada kalanlar zaten vermiyor.


 Ben dedim ki; “Sayın Genelkurmay Başkanım, bunların hepsi uvertür konular, tali konular, bizim sorunumuz bu değil."

 “Peki ne istediler?” diye sordu. “Efendim 1’in 4’ünü istediler” dedi.


 “Peki ona ne yaptık?” dedi. “Biz bu konuyla Hükümete müracaat ettik, bir sonuç alamadık.”


 Ben dedim ki “Bu konu Türkiye Büyük Millet Meclisinden çıkmıştı, ona da Genelkurmay’ın da girdi yapmasıyla beraber iptal edildi”


 “Niye vermedik ki astsubaylara?” diye sordu. Sıkıştı şimdi, adam bu seferde soruyor hep.


 “Niye vermedik?” “Efendim, biz onunla ilgili bir daha çalışma yapıyoruz” … Ben de dedim ki “Niye?... Daha önce çıkmıştı ki zaten” dedim. “Tekrar çalışma yapmanıza gerektirecek ne var?” dedim. “Birinci derecenin dördüncü kademesinin çıkmış olması bizi tek başına rahatlatacak bir şey değil” dedim..


 Genelkurmay Başkanı döndü, “Bunu zaten çok istiyordunuz.” dedi. “Biz bunu makam ve görev tazminatı alabilmek için istiyoruz. Yoksa birinci derecenin dördüncü kademesinin bize 3,5 – 4 lira getirisi var” dedim. “Öyle mi?” dedi. “Evet” dedi Korgeneral de. “Biz bunu sadece diğer iki tazminatı alalım diye istiyoruz. Bu zaten hakkımız, Meclisten de çıkmıştı ve sizin Genelkurmay’ın girişimleri ile bu Meclisten geri alındı."


 Tabi O süreci biliyor. Fakat mahçup. Gelmiş, bir şey de yapmak istediği, samimi bir şey yapmak istediği belli.


 “Peki” dedi, “Anladım, bu konularla ilgili astsubaylarımız ne istiyorsa bunları halledeceğiz” dedi.


“Ben, göreve geldiğimden beri Başbakan’dan dört tane şey istedim, bunun üçünü yaptı, biri hala devam ediyor, bu da yapılacak, beşinci şey olarak sizin için isteyeceğim” dedi. “Sizin sorunlarınızı halletmemiz gerekiyor, yoksa Ordu sıkıntıya giriyor” dedi.


 Hatta ben orada bir cümle kullandım, dedim ki; “Türk Silahlı Kuvvetlerinde aidiyet duygusu kayboluyor”

 “Bu, paradan puldan çok önemli, derhal bunu araştırın” dedi Korgenerale.


 Ben de dedim ki “Görevi, askeri anlamda kendi karargahınıza vermez de, bağımsız bir sivil kuruluşa verirseniz daha sağlıklı bir sonuç alırsınız". Çünkü Korgeneralimiz de bizim bir personel başkanımız, beraber çalıştık Tümgeneral iken.

 "Yapılan şey ; şimdi buradan sizin talimatınız hemen aşağı inecek, “Anket yaptık böyle bir şey yok” denecek,  sizi rahatlatacak bir sonuçla size gelmek isteyecekler. Ama bu doğru olan bir durum değil”dedim.


 O da şimdi bir tereddüt etti, önce bekledi “Tamam, ben bu konuyu inceleyeceğim” dedi. “Ama bu çok önemli bir konu yani askerlikte eğer aidiyet duygusu kopuyorsa bu ordu biter” dedi. “Çok iddialı bir laf söylüyorsunuz” dedi.

 Aramızda böyle bir konuşma geçti.


 “Çalışma yapacaksınız, ne istiyorsa TEMAD’ı dinleyeceksiniz, bana tek tek maddeleyeceksiniz, TEMAD’ın taleplerini getireceksiniz” dedi.


 Bana da döndü, dedi ki ; “Sayın Başkanım, siz de gemilerimize giriniz, uçaklarımıza giriniz, kışlalarımıza giriniz, arkadaşlarımızla görüşün, arkadaşlara anlatın.”

 

AYHAN YILDIRIM:  buraya kadar olan açıklamalar,  aşağı yukarı böyleydi.  


per başk


 AHMET KESER : Ben de dedim ki; “Sayın Genelkurmay Başkanım, ben kışlalara girip, uçaklara girip, gemilere girip ne yapacağım? Bu benim işim değil. Türk Silahlı Kuvvetlerinin içerisinden rol çalma gibi bir şeyimiz yok. Ortada bir şey yokken insanlara ne anlatalım? Siz bir şey yapacaksınız, bir sonuç alınacak. Zaten bir şey anlatmaya gerek bile kalmaz. Ama bu Ordu hepimizin ordusu. Bize düşen bir görev olursa, hay hay memnuniyetle. Yalnız bizim şu anda kışlalara falan girmemiz doğru bir şey değil. Girip insanlara ne anlatacağız? Yani kışlada; “Genelkurmay Başkanımız bunu yapmak istiyor…” bu olmaz, doğru olmazdı…


 Bunu biz kabul etmedik ve kışlalara girmek bizim işimiz değil dedik. Yaparsınız, bir sonuç alınır, zaten kışlada da bir karşılığı olur.


 Öyle bitti… Kasım 2011 ayının sonuna doğru görüşmüştük… Ekim 2011’de göreve geldik, Kasım’ın sonunda görüşme yaptık..

 

 AYHAN YILDIRIM :  Yukarıda geçen  sözleri,  Ahmet KESER,  Sn. Necdet ÖZEL'e değil,  bizlere, yani kendi yönetimindeki arkadaşları olan bizlere söyledi.  Genelkurmay Başkanına,  böyle bir söz söylemedi.  

 

AHMET KESER :3 Aralık 2011’de de, Dünya Engelliler Günüydü, Genelkurmay Başkanlığı Personel Başkanlığı’nda bir toplantı yapacağız. Biz çalışmalarımızı yaptık. Çalışmalarımızı basit bir şekle indirgedim ben de, öyle kitapçıklar falan hazırlamadım. Biz, elindeki bütün çalışmaları falan kaldırmasını istedik Genelkurmay’dan. Sadece bunları Komutan’a verin, sadece bunun üzerinde çalışın diye iki sayfalık bir çalışmayla gittik...

 Genelkurmay Personel Başkanlığına giderken arkadaşlara dedim ki; Bakın arkadaşlar önümüzde iki şeyle karşılaşabiliriz. Bir; bizi bu işleri yapmayacağız deyip ikna etmeye çalışabilirler, çünkü karargahı çok soğuk davranıyor. İki ; sinirlerimizle oynayarak “İşte, geldiler, burada bize posta koydular, siz onlara biraz yüz verdiniz Başkanım (Genelkurmay Başkanına), onlar da geldiler burada bize posta koydular, gittiler.” algısını oluşturmaya çalışabilirler. Herkes sussun bir tek ben konuşacağım ve kendinize hakim olun, kışkırtıcı laflar olursa sinirlerinize hakim olun ve susun” dedim.

İlgili sitede yaınlanan röportajdan bir ekran görüntüsü, 

1 ümit paşa


Biz, Genelkurmay Başkanı tarafından VİP karşılanmış iken, ikinci gidişimizde yönetim kurulu ve bize ;“Aracınızı garaja çekin, askeri kimlik kartlarınızı bırakın, oradan ziyaretçi kartları alın, üstünüzdeki saatleri, bozuk paraları, şeyleri buraya bırakın, buradan, XRay’den geçin, ondan sonra da Genelkurmay Karargahına yürüyerek gideceksiniz”

 

AYHAN  YILDIRIM; Genelkurmay'ın nizamiyesinde bu sözler, nizamiye nöbetçi subay bir üsteğmen tarafından, TEMAD Yönetim Kurulu üyesi arkadaşımıza söylendi.


AHMET KESER : Ben de “Hayır, girmiyoruz” dedim… Kapının orada arabamız duruyor, “Biz girmiyoruz, biz protokol usulüne göre bu Genelkurmay’a alınmazsak kapıdan çekip gideceğiz. Bunu da Genelkurmay Personel Başkanı’na bu şekilde söyleyin.” dedim… “Birkaç dakika burada bekleriz, onun da cevabını bekleriz, eğer cevap olumsuz gelirse bu toplantıya girmiyoruz. Bu konuyla ilgili de Sayın Genelkurmay Başkanını bilgilendireceğim” dedim.

 

Ayhan YILDIRIM; Bu sözler Sn.Ahmet KESER'e değil, bana ait; Arkadaşımızın,  nöb. sb. ile hararetli konuştuğu esnada, arabanın direksiyonunda ben vardım.  Diğer arkadaşlar ise minibüsün içindeydiler ve daha hiç dışarı çıkmamıştı. Zaten olayı da görmediler bile.

  Hemen  araçtan inip,  nizamiyedeki arkadaşımın yanına gittim;

 Ne olduğunu?  sordum.

Arkadaşım olayı anlatınca, bende; Niz.Nöb.Sb.na  "Tamam,  biz dönüyoruz!  Siz de personel başkanına neden döndüğümüzü anlatırsınız" dedim.

Arkadaşımla  ile yürümeye başladık.  10  - 15 metre yürümüştük ki, Genelkurmay  Dernekler Şube Müdürü,  Topçu Yarbay, Arkamızdan seslenerek;

"Yanlış anlaşılma olduğu" söyledi ve    durumu düzeltti. Biz,  kendi aracımızla içeri girdik. Toplantı yerinde,  Yönetim Kurulundaki  arkadaşları indirip , aracı park yerine götürdüm. Park yerinden beni de, askeri araçla alarak, bekleyen arkadaşlarımın yanına götürdüler ve hep birlikte toplantıya girildi.

 AHMET KESER  : Biz, sorunları anlatmaya başladık. Çözülmesi gereken şeyleri söyledik. Genelkurmay (Personel) Başkanı tuttu, işte, Türkiye’deki gelir durumunu anlatıyor, başka şeyler anlatıyor, bir noktaya geleceğini anladım. En sonunda dedi ki; “Arkadaşlar, sizin bu sorunlarınızın tamamı maddi kaynaklı sorunlar. Maddi kaynaklı sorunlara Hükümet sıcak bakmıyor” dedi. Ben de dedim ki ; “Bakın, burada biz ‘kim neye sıcak bakıyor’u tartışmayacağız. Biz burada sorunlar üzerinde uzlaşacağız, bu sorunlar Genelkurmay Başkanı’na arz edilecek, Hükumet’ten isteme tasarrufu O’na ait. Ama biz burada bunları koymayalım şeyine gidemeyiz. Burada sorun konuşmaya geldik. Genelkurmay Başkanı’nın size talimatı böyle."“Fakat” dedi, “Şimdi, Genelkurmay Başkanı’na biz reel olmayan bir şeyi niye çıkartalım?” dedi. Baktık, direniyor. Yani adam sorunu çıkartmak istemiyor. Ben de orada kendimce girdiler yaptım, onu yaptık, bunu yaptık…


 “Arkadaşlar” dedi, “Bu konudan bir sonuç alamayız”dedi. Dedim ki ; “Bu konuda yetkili ağız siz değilsiniz. Burada siz, bizimle beraber masa çalışması yapacaksınız, bu konuyu Genelkurmay Başkanı Başbakan’a arz edecek, bu konuyla ilgili yetki Başbakan’da” dedim. “Genelkurmay Başkanı’nın da ikna etmesi lazım.” Baktım ki kendi karargahını ikna edemiyor. Aslında Genelkurmay Başkanı iyi niyetini ortaya koymuş. En sonunda dedi ki; “Bunların hepsi sonuç olarak paradır, bu para da bu Hükumetin kasasında yoktur!”… Dedim ki; “Hükumetin kasasını Maliye ile konuşuruz, biz burada sorun konuşuyoruz. Kim halledecek, kim halletmeyecek’i değil” dedim. “Siz” dedi, “Arkadaşlarınızı bir şekilde ikna ederseniz” – bakın benim bu konuşmamda, benim yanımda yönetim kurulundaki arkadaşlarım da var – “Bir şekilde ikna ederseniz, neyin olup neyin olmayacağını…”, zaten olacak bir şey yok, her şeyi ‘olmayacak’ diye söylüyor.

AYHAN YILDIRIM : Sn.Ahmet KESER, asla böyle bir üslup ile konuşmadı.  Hatta Personel Başkanı Korgeneral ile daha önce görev yaptıkları yerde bulunan, erguvan ağacının gölgesinde,  yaşananları anlattıkları çok samimi ve sıcak bir muhabbet ile toplantı uzadıkça  uzadı.

 Ardından,  sorunlar az da konuşulmaya başlandı ama bu üslupla asla değildi. Korgeneralin,  ceplerini göstermesi doğru ama ortam o kadar samimi bir havadaydı ki,  bir nebze "espri yapıyorum" mantığı ile gösterdi. Ancak espri de olsa hoş birşey olmamıştı...

AHMET KESER :  Sonuç alınamadı… Çıktık… Tam bir hayal kırıklığı. Gittik, dedim ki ben de; “Arkadaşlar, bakın bu Genelkurmay Başkanı’nın etrafı çevrili. Dolayısıyla bizim işimiz çok zor. Adam bir irade ortaya koyuyor, fakat Karargahı direnecek, belli. Bunun ipuçlarını çok net olarak ortaya koydular."


AYHAN YILDIRIM : Evet,  çıktık ama "hayal kırıklığı ile değil",  tekrar çalışmak ve  toplanmak üzere.

Hatta çıkarken, orada bulunan kurmay albaylarla,  ayak üstü, çalışmalarla ilgili, haklılığımız konusunda iyi niyet ve destek sohbetleri bile yaptık.


AHMET KESER : Ben Genelkurmay Başkanı’na KİŞİYE ÖZEL bir mektup yazdım. Olayların tıkanmaya gittiğini, Türk Silahlı Kuvvetlerinde sıkıntılı bir sürecin başladığını anlatmaya çalıştım. Personel Başkanlığının bu konudaki direnciyle ilgili bir ifade de kullandım. O da hemen Kurmay Albay bir şube müdürü, Yönetim Şube Müdürü Fatih Albay’ı hemen yanına çağırmış. Demiş; “Sayın Genel Başkanı çağırın. Çay-kahve ikram edin. Ben yurtdışına çıkacağım. Ben geldiğimde, benim önüme Genel Başkan ne istiyorsa onu getirin."...

 

AYHAN YILDIRIM : Evet, böyle bir mektup gönderildiğini,  Sn. Ahmet KESER bizlere söyledi. Ancak, içeriği konusunda,  hiçbirimizin bilgisi yoktu çünkü o mektubu biz görmedik.  

 Necdet Özel Paşanın, böyle bir şey söylediğini asla duymadım ve bize de  böyle bir şey söylenmedi.

Ayrıca,  Fatih Albay ile  bir yönetim kurulu üyemiz ,  hemen hemen iki üç günde bir, bazen de sürekli olarak görüşüyordu. Görüşme neticesinde verilen çalışma bilgilerini de,  Ahmet KESER' e bizzat kendisi iletiyordu.

AHMET KESER : Bizi davet etti. Sayın Genelkurmay Başkanımız bu konuda çok hassas, sizi de bilgilendirmemi istedi” dedi. “Bu konuyla ilgili biz bir çalışma yaptık ve kendisine sunduk” dedi. Çalışmayı koydular önümüze. Biz de aldık, fikirlerimizi, görüşlerimizi söyledik. Genelkurmay Başkanı geldiğinde tekrar bir araya geleceğiz.

 

AYHAN YILDIRIM :  Burada bahsi geçen  çalışmayı, Ahmet KESER ile  almaya  beraber gittik, orada  fikir falan söylemedik, zaten böyle bir ortam da yoktu,  Zarfın içinde bir dosya  bize teslim edildi o kadar.

AHMET KESER : Bu arada Milli Savunma Bakanlığı Müsteşarı Korgeneral Ümit Dündar’ın yanına gittik. Ümit Dündar Paşa’ya da söyledim; “Bakın” dedim, Genelkurmay Başkanı’nın etrafı çevrili bir vaziyette, bu sorunlar tıkanıyor. Genelkurmay Başkanı’na biz iletiyoruz, lütfen siz de iletir misiniz?” Albay iken tanıyorum kendisini. O da “Evet, ben anladım” dedi. “Ben her Çarşamba Genelkurmay Başkanı ile mutad görüşüyorum, bu konuyu kesinlikle söyleyeceğim” dedi.

 

AYHAN YILDIRIM ; Bu doğru,  Ümit Paşa; "ben komutana durumu iletirim " dedi.


AHMET KESER : Biz de bir nezaket ziyaretinde bulunduk Gelibolu’da. Ben de Raif Akbaş’a söyledim. 


AYHAN YILDIRIM ; Gelibolu da Raif Paşayı ziyaret ettik ve üç aşağı beş yukarı bu konuşmalar oldu.

AHMET KESER : Nisan 2012 ayına kadar bu şekilde koşturuyoruz. Nisan ayı geldi. Medyaya bir haber düştü.“Türk Silahlı Kuvvetlerine Komutanlık ve Komutanlık Kursu Tazminatı verilecek!”

AYHAN YILDIRIM ; Bu konu, daha Ümit Paşa ile ilk görüşmemizde, 03 Kasım 2011 tarihinde, bize,  bizzat Ümit Paşa tarafından zaten  söylenmişti. Yani komutanlık tazminatlarının o şekilde çıkacağından yaklaşık 5 ay önce bilgimiz vardı.

Sadece, gelecek zamları tutarlarını bilmiyorduk. Ama hangi konular olduğunu biliyorduk.  Ümit Paşa,  konunun Başbakanlıkta olduğunu bizzat söylemişti. Yani olayı medyadan  çok önce MSB Müsteşarı,  Ümit Paşa'dan öğrenmiştik.

ÜMİT PAŞA


AHMET KESER : Yani, kanun çıktı. Allahım!... Biz şaşırdık. Hani, hiçbir şey yok. Cebinin astarına kadar çıkartan adamlar buradan vermişler. Genelkurmay Başkanı’nı aradım. Genelkurmay Başkanı yurtdışındaydı. Personel Başkanı ile anlaşamıyoruz. Görünen manzara ortada. Ümit Paşa’yı aradım, dedim ki ; “Görüşmemiz gerekiyor”“Tamam, buyurun, bekliyorum” dedi.

 Hemen yönetimdeki arkadaşlarla beraber gittik. Dedim ki ; “Bu durum çok ciddi bir sıkıntı yarattı. Siz bize böyle böyle dediniz… dediniz, dediniz… Bu işlerle uğraşacağım…"

 Genelkurmay Başkanı da haber gönderiyor sürekli… “Tamam, ben uğraşacağım, söz uğraşacağım… ”.

AYHAN YILDIRIM ;  Ümit Paşa ile  tekrar görüştük ama o günlerde,  sosyal medyadaki "PES HAREKETİ ", patladı.  Ahmet KESER, yine bir arkadaşımız vasıtasıyla, tekrar Genelkurmay Başkanlığına, yeni bir mektup daha gönderdiğini söyledi ama içeriğini asla bilmiyoruz.


AHMET KESER : Bu arada, Maliye Daire Başkanı Tuğgeneral’i çağırdı. Proje Subayları’nı çağırdı. Şimdi onlar da karşımıza geçtiler. Dedi ki; “Sayın Başkanımız son düzenleme ile ilgili bilgi istiyor” dedi. “Paşam, buyurun anlatın”dedi….

 “Efendim, ben TEMAD’a kırgınım” dedi.

“Niye?” dedi.

 “Biz  Meclis’te BDP’lilerden (o zaman BDP vardı) azar işittik, TEMAD Bize sahip çıkmadı” dedi.

 “Ya, geç bunları!” dedi. “Bugünün konusu bu değil!” dedi.

 Bu arada, ben arkadaşlara tembih etmeme rağmen arkadaşlardan biri; “Siz bugüne kadar bize sahip çıktınız mı ki bize? Böyle zamanda şey istiyorsunuz” dedi.

 Şimdi burada da diplomatik bir şey oldu. Yani baktım olay Siz’e – Biz’e dönecek, olay çıkıyor, -Evet, Ayhan Yıldırım Bey söyledi-.. “Tamam arkadaşlar, konuya dönelim” dedim. Tamam, o bir talebini söylemiştir, biz yerine getiririz, getirmeyiz, karşılık veririz, vermeyiz…

 “Efendim” dedi, “Biz çalışma yapıyoruz fakat buradan bir sonuç çıkmaz” dedi.

 Maliye Daire Başkanı ha. İsmini şimdi hatırlayamadım.

AYHAN YILDIRIM ;  Evet, yukarıdaki konuşmalar aynen bu şekilde oldu. “Siz bugüne kadar bize sahip çıktınız mı ki bize? Böyle zamanda şey istiyorsunuz” ... O sözleri ben bir refleks olarak söyledim. Ancak bu olay, Ümit Paşanın makamında oldu.   

AHMET KESER : Aradık, araştırdık, evet adamın söylediklerini doğrular sonuçlar var…

 Biz, ilk Kasım’da gitmişiz, Aralık, Ocak, Şubat, Mart, Nisan…

 Nisan ayında biliyorsunuz Komutanlık Tazminatı çıkmış. Beş ay bizimle ilgili hiçbir somut şey yapılmamış ama subaylarla ilgili sizin de gördüğünüz o olay yapılmış.

 “Tamam, B planını harekete geçiriyoruz. Zaten kafamızda bir şey var. Orada düğmeye bastık. Bundan sonra kendi yöntemlerimizle sahaya inmeye başlıyoruz.

 Burada üç aşamalı bir plan yaptık.

AYHAN YILDIRIM ;  İşte,  olay tam da burada başlıyor. Bizim" eylem vs kararımız yok".   Tam bu arada, "PES HAREKETİ" Başlamıştı ve hızla ivme kazanıyordu.

"PES"  hareketini kuran, iki tane muvazzaf arkadaşımızdı. Muvazzaf arkadaşlarımız  ivme artmaya başlayınca,  haklı olarak çekinip, grubu TEMAD Yönetim Kurulu üyelerinden Sn. Yüksel BİNİCİ'ye devrettiler. Çok geçmedi grup Sn. Bülent CİVAN'a devredildi.

"PES HAREKETİ", Sn. Bülent CİVAN ile çok hızlı bir  ivme  kazandı.  Tam bu esnanda, yine yönetim kurulundan bir arkadaşımız sayesinde   TV8' deki programa katıldık.

 

Bu programın arkasından,  Ahmet KESER'in TV  programları başladı. Ne yazık ki, iplerin kopmasına, köprülerin yıkılmasına, çıktığı TV. programlardaki konuşmaları neden oldu.

Genelkurmay Başkanı, Necdet Paşa'nın görüşmemizde bizden tek istediği vardı;

"Ben, medya önünde olmayı sevmeyen biriyim,  sizden tek istediğim her şeyi gelin bizle paylaşın, beraber çözelim,  ama medya önünde konuşmayın"  olmuştu.

İşte, Ahmet KESER, televizyonlara çıkmaya başlayıp popülaritesi  artınca, önü alınamaz bir hal aldı.  Ahmet KESER'in  programlardaki söylemleri  neticesinde,  ipler koptu.

Bu anlattıklarıma inanmayanlar, o dönemde TEMAD Yönetim Kurulu üyesi olan arkadaşlarıma sorabilirler. Hatta istifa eden arkadaşlarımın yayınladığı   görüntülerde de bu konular mevcuttur.

***

Bize yaşananları, olduğu gibi anlatan,  açıklamalarda bulunan  Sn. Ayhan YILDIRIM'a teşekkür ederiz. İki kişinin bildiği, asla sır değildir ve doğruların er geç ortaya çıkmak gibi bir alışkanlığı vardır. Bu  röportaj da buna bir örnektir.

Ayrıca, hakkında o kadar yazıp çizilen, atıp tutulan, hatta hakaret boyuna varan eleştiriler nedeni ile Necdet ÖZEL Paşanın, gereksiz yere hedef alınması sonucu, hakkının bizlere geçip geçmediğini değerlendirmek, siz okuyucuların takdiridir.

Not : 16 Nisan 2013 tarihine, TEMAD Yönetiminden istifa eden Sn. Naim ÖRENGÜL ve Sn. Yalçın KAÇAR ile yapmış olduğumuz ve bu konuları içeren  videoyu, aşağıdaki bağlantıdan izleyebilirsiniz.

https://www.youtube.com/watch?v=Ff3EPM7qCV0



Son Eklenenler

Copyright © 2006 Emekli Assubaylar. Tüm Hakları Saklıdır. Tasarım İhsan GÜNEŞ