Değerli Meslektaşlarım
TEMAD Şubelerimizde içinde bulunduğumuz günlerde ve önümüzdeki birkaç hafta içinde, TEMAD Genel Başkanlığında ise birkaç ay sonra yeni yönetim kurullarının belirlenmesi için seçim dönemine girilmiştir.
Bizler, bu günlere kadar yaşadığımız acı deneyimlerin sonunda geldiğimiz bu noktada; enerjisini boşa harcayan, meslektaşlarımızın sıkıntılarına çözüm olacak ilerleme sağlayamayan, tamamen hukuki ve anayasal taleplerimize makul karşılık almamız gerekirken, hukuk dışı, haksız, ilgisiz, mesnetsiz benzetmelerle aşağılayıcı, küçük düşürücü söz ve beyanlara muhatap olmaktan dahi çekinmeyen yetkililerle karşılaşmak durumunda kaldık.
Yaşadığımız hukuksuzluklarla mücadele etmek isterken, kendi içimizde tutarlı, seçildiğinde verdiği sözlerle çelişmeyen, açık, hesap verebilir bir sivil toplum örgütünün kuruluş ve var olma amacına uygun, ne yapılması, muhataplarına ne söylenmesi, üyeleri ile olan ilişkilerini yasal ve uygar ölçülerde bir sistem bütünlüğü içinde düzenleyen, meslektaşlarının yapıcı, yol gösterici eleştirilerine kulak veren, acı da olsa olumlu eleştirileri hazmedebilen, değerlendiren amaçları uğruna kararlı, etkili tutum sergileyebilen yönetim anlayışına sahip meslektaşlarımız olacağı için çok umutlanmıştık.
Ne yazık ki, bir meslek mensubu aidiyeti duygusu yerine, yalnızca grup aidiyeti anlayışı ortaya çıkmıştır. Başarısızlıkları başarı olarak göstermek, kararsız ve yarım bırakılan eylemler, çoğu zaman amaç dışı gereksiz, ilgisiz söylemler alışkanlık haline dönüşmüştür.
Bu dağınıklığı ve içten çürümeyi gören muhataplarımız bizlerin hukuka ve tamamen adalet anlayışına dayanan taleplerimizi dikkate dahi almadıkları gibi, bizi kendi içimizde bölmeye ve birbirimize düşürme amaçlı tutum ve davranışları açıktan sergilemekten kaçınmamışlardır. Çünkü çok açık bir şekilde bu kozu ellerine kullanmaları için ne yazık ki davetiye gönderircesine bizler verdik...
Saygın, etkili, kararlı bir Sivil Toplum Örgütü olmak tamamen bizlerin tutumuna ve vereceğimiz sağlıklı, objektif kararlara bağlıdır. Saygılarımla…
Yorumlar
Öncelikle zarif ifadeleriniz ve bir o kadar da güzel iltifatlarınız için size çok teşekkür ediyorum. Uzun bir süredir yazamıyor,sosyal medyayı da yeteri kadar takip edemedim. Nedenlerini ayrıca size özelden yazacağım. Makale de oldukça kısa oldu. Belki bazı hususların daha açık, anlaşılır olması için haklı taleplerinize içtenlikle saygı duyuyorum.
Yukarıdaki makale ve içeriğindeki tespitlere gelince; size tüm samimiyetimle belirtmeliyim ki kalben inanmadığım, kendi yaşamımda uygulamadığım hiçbir düşünce veya eylemi başkasından her ne pahasına olursa olsun talep etmem. Laf olsun diye birtakım tespitleri bu mağdur ve mazlum toplumun önüne atmam. Böyle bir şeyi bilmeden, dalgınlıkla bile yapmış olsam asla kendimi affetmem.
Meslektaşlarımdan ısrarla, neredeyse her yazımda talep ettiğim husus, tamamen hukuk, adalet ve hakkaniyet ölçüleri içinde, objektif bir tutum takınarak, hür iradeleri ile kendilerini, eş ve çocuklarının daha uygar ve onurlu bir yaşam sürmeleri adına haklarına sahip çıkacak nitelikle yöneticilerini seçmeleri, seçtikleri bu yöneticilerden de seçilme amaçlarına uygun, yasaların kendilerine tanıdığı hakları hukuk çerçevesinde sonuna kadar kullanmalarını istemek ve bunun takipçisi olduklarını göstermek olmuştur. Sizin;
“Ancak bir yönetici karşısındakinin başarılı olduğunu fark ederse onu ekarte etmenin yollarını arar onu istifaya zorlayıp saf dışına çıkmasını arzularsa bu tür olgular için fikrinizin olması gerekir gibi geldi bana.”demişsiniz.
Sizin yukarıdaki ifadeyle neyi kastettiğinizi çok iyi anladığımı düşünüyorum. Değerli ağabeyciğim. Yazıda isim belirterek bu isimlerin karşısına yığınla olumlu ya da olumsuz eylemleri tarihleri ile belirterek eleştiri getirebilirdim. Hâttâ yazının konusunu çok uzun tutarak tüm yaşanmış ve yaşamakta olduğumuz çok üzücü olayların, asla bilinçli bir sınıfın mensupları tarafından yapılmaması gereken olaylarla ilgili örnekler vermek de mümkündü.
Amaçladığım yegane husus şudur:
1. Sorunlarına ilgi duyan tüm meslektaşlarım, bu güne kadar yazılan çizilenlerle en temel haklarını olsun öğrenmiş olmaları gerekirdi. Bu güne kadar zaten kendi sorununun ne olduğunu dahi bilmeyenler için söylenecek tek söz var. Onları kesinlikle değerlendirme dışında tutmak gerekir. Çünkü çabalar gereksiz zaman kaybından öte gitmeyecektir.
2. Anlatmaya çalıştıklarımızın muhatapları; gerçekten sorunlarını bilen, çözüm için mücadele eden, karşılıksız çaba gösteren, onurlu, iyi niyetli meslektaşlarım içindir. Özellikle de TEMAD Şube yöneticilerini seçme işinden başlayarak, Genel Merkez Yöneticilerini seçen delegeler konunun asıl özneleridir.
3. Bizler yalvararak, acındırarak, şirin görünerek, biat ederek hak verilmeyeceğini artık öğrenmemiz gerekir. Hak,örgütlü mücadele ile alınır. Bunun birinci kuralı da örgütün başına belirtilen vasıfta bir lider seçmekten geçtiğini düşünüyorum.
4. Eğer lider seçilen kişiler, başarılı olacağından, kendisinden emaneti ve koltuğun alınacağından korkarak, birilerini yok etmeye başlamış ise tehlike büyüktür. Ya kendisinin seçilme amacı dışında hareket etmiştir, ya da temsil ettiği sınıf değil, kendisinin ikbali, toplumun mağduriyetinden daha önemlidir.
5. Başarısızlığı ve kişisel ikballeri değil, kendisini, eş ve çocuklarını, mesleğini ve meslek onurunu düşünen ,ona göre karar veren, yanlış yapanları al aşağı etmesini öğrenebilmiş meslektaşlarıma ihtiyaç vardır.
6. Onun için yukarıdaki yazıda “ Lütfen artık aşiret mantığı ile değil, Modern sivil toplum lideri anlayışına ve bu örgütün medeni, bilinçli birer üyesi olduğumuzu kanıtlamak bizlerin elindedir” ifadesini yazdım.
Karşısına isim ve olay yazmama sanıyorum gerek yok diye düşündüm. Zaten bu sayfaları okuyan, hele sizin gibi duayen arif büyüklerimize tarif yapmanın saygısızlık olacağını düşünüyorum. En içten saygılarımla…
ANCAk OKURKEN BAZI ÖZDEYİŞLERİN ÜZERİNDE DURAMADAN GEÇİŞTİĞİNİ FARK ETTİM. BU DEFA YAZINIZ ÜZERİNDE ÖYLESİNE GEZİNİRKEN İÇTENLİKLİ OLGULAR, GERÇEKÇİ UYARILARI OKUYUNCA " yöneticiler verdikleri vaatleri yerine getiremezse, başarılı olamadıkları takdirde istifa diye bir kurum var onu kullanırlar" diye bir veciz ibare kullanmışsınız. Yerinde bir söylem, gözlerinden öperim, ancak bir yönetici karşısındakinin başarılı olduğunu fark ederse onu ekarte etmenin yollarını arar onu istifaya zorlayıp saf dışına çıkmasını arzularsa bu tür olgular için fikrinizin olması gerekir gibi geldi bana.
Sizleri sadece becerili, içtenlikli kaleminizden tanıyorum ve sayın günşer de bir nebze bana bilgi verdi sizlere yönelik.
BURADA DURMAK GEREKİR DİYORUM. Bu ortamda da sizlerden yanıt bekleme hakkımı saklı tutuyorum, bu gizemli konuyu da açıklamanızı bekliyorum.
Bu güzel birleştirici ve yapıcı söylemlere katılmamak elde değil elbette.
Benim, içinde bulunduğum toplumum ne yazık ki okumayı az seven zorunlu kalmadıkça okumayan, dinlemeyi yeğleyen, yönetmeyi değil de yönetilme olgusu ile dolu gibi. Bu etkili ve yönlendirici makale tesirine uyum sağlayabilen özgüven ile dolu arkadaşlarımız bizleri ve haklarımızı yöneten yönlendiren bilinçle donatılmış olgun kişiler yönetime gelir dilerim, kavgasız hırçın olmayan, ne yaptığını bilen, yapacağını planlayan. Ben değil de biz olgusu ile hareket edip ekibini dışlamadan bu yeni seçim döneminde atılımcı, donanımlı, kolektif olgularla davranan sosyal nitelikleri gelişkin, olgun çağdaş yönleri daha ağırlıklı olur. Arkadaşlarına ve haklarımızı vermekle yükümlü liderlere uyum içinde bulunan,
yerine göre sempati olguları ile hak istemesini bilen ve takip eden içtenlik sağlayabilen.
Çevresine sevecenlikle yaklaşan ve muhatabı olan kişileri kırmadan hırçın davranışlardan kaçınan, sonuca olgunlukla ulaşmayı başaran arkadaşlarımız olur yöneticilerimiz.
Tüm astsubay arkadaşlarıma saygı ve sevgilerimi sunarım.
Milletvekili demek milletin vekili demektir, ama seçilir tek tek kapısını aşındırdığı asili unutur, kendini ulaşılmaz yerlerde görür; bizim temsilcilerimiz de aynı, gönüllü o göreve talip olurlar sonra patron kesilirler, gönlümüz elbette sizin çizdiğiniz profilde temsilciler, onu becerebilsek sorunlarımızı da çözmüş olmaz mıyız? Bunun yanıtını kendimize vermek zorundayız.