SIVASIZ, KERPİÇ DUVARLI EVLERİN ÇOCUKLARI

Ayaküstü üretilen, ülke ve dünya gerçeklerinden uzak, tek kişinin hırsına, kinlerine, yaşadığı gel-gitlere dayalı iç ve dış politikaların kaçınılmaz sonucudur bu gün yaşananlar.

Ülkenin her tarafından yine polis-asker şehit haberleri geliyorsa, bilin ki bu hayalci, her şeyini kumar masasına  süren müflis kumarbaz çaresizliğinin sonucudur.

Her zaman olduğu gibi ceremesini sıvasız, boyasız evlerin çocukları çeker. 

Şehit haberlerini duydukça, gördükçe, okudukça yine sıvasız, kerpiç duvarlı bir eve ateş düştü diyorum.

Anlı şanlı kolejlerde, özel okullarda, dershanelerde, özel ders alarak üniversite sınavına girenlerle, sene boyunca derslerinin yarısı boş geçmiş Anadolu boz kırının sıvasız evlerinin çocukları “fırsat eşitliği” adı altında aynı sınava girer. Fırsat eşitliği sadece sınava girmededir. Birinci gurup üniversitelere girerken, sıvasız evlerin çocuklarına assubaylık-polislik kalır.

Şehit cenaze evlerine bakın, hepsi ama hepsi istisnasız sıvasız evlerin çocuklarıdır. Anneler feryat ederken babalar tevekkül içinde “vatan sağ olsun!” der. 

Sınırda, açılım adı altında şımartılmış, her türlü kalleşliği, insanlık dışı eylemi içine sindirebilen, insanlıktan nasibini almamış,   besleme örgüt mensupları assubayları, ana kuzusu zorunlu askerleri, erkekçe vuruşarak da değil, kahpe pusularda şehit eder. Şehirde ise neye inandığı  belli olmayan, yüzleri maskeli, elleri molotoflu taşeron örgütler polis katleder.

Mesai saati belli olmayan assubay, günde en az 12 saat eli havai fişekli, Molotoflu örgüt üyesi kovalayan polis, açlık sınırının altında maaş alır, emekli olunca hepten unutulur.

Bir lokma ekmek uğruna… Eve ekmek, çocuğa ayakkabı, sıvasız evdeki babaya üç kuruş destek için ömür harcanır, can verilir.

Diğer tarafta iki oğlunu da askerlikten kaçıran devletin tepesindekileri vardır bu ülkenin.

İki yıl milletvekilliği yapıp emekli olan ve açıkça “sırtımızı KCK’ya, PKK’ya dayıyoruz, bunu açıkça söylüyoruz” diyen, diyebilen milletvekillerine (!) maaş öder benim devletim.

Ve sıvasız evlerin çocukları, onları korur.

Onlar binbir odalı saraylarında lüks içinde uyusunlar, çocukları milyoncukları ile oynasınlar diye can verir, sınırlarda, karakollarda ölür sıvasız evlerin çocukları.

Yapılan politik hataların, yapılan seçim hesaplarının, şark kurnazlıklarının, dış politika cehaletinin bedelini de öder sıvasız evlerin çocukları!

Kim, ne zaman, nasıl dur diyecektir bu haksızlığa?

Bu ülke insanı yoksulluğun ve yolsuzluğun kader olmadığını ne zaman anlayacaktır?

Sahi ne zaman?

Ögeyi Oylayın
(17 oy)

Yorum ekle


Güvenlik kodu
Yenile

Yorumlar  

#2 Murathan SİPAHİOĞLU 04-08-2015 17:41
Hergün tekrarlanan, yaşanan, oyuncularının değişmediği giderek kanıksanmış bilindik bir oyun... Siyahların ve Beyazların bilindik kaderi, alın yazgısı gibi... Özlü bir anlatım... Teşekkürler
Alıntı
#1 Ersen Gürpınar 28-07-2015 00:00
Eline yüreğine sağlık sevgili dostum Hüseyin Savcı;
YETER ARTIK İMTİYAZLILARIN SALTANATI, ACILARI HEP BİZLER Mİ YAŞAYACAĞIZ
Bu ülkenin nimetlerinden sınırsız yararlanmasına rağmen emperyalistlere köle olan hain terör örgütü ve destekçileri başta olmak üzere bir üniforması kefen olan assubayını. uzmanını önyargılarla büro memuru statüsünde görüp onları sadece göreve ve ölüme gönderirken hatırlayıp adaleti esirgeyen zihniyete, Eline gül dikeni batınca adalet diye ayağa kalkıp adaletsizliğin ne olduğunu hala anlamayanlara, bu kadersizliği değiştirmek için gönüllü olup tüm imkanları kendi kişisel hesapları için kullananlara ve dalkavuklarına lanet olsun.
Alıntı

Son Eklenenler

Copyright © 2006 Emekli Assubaylar. Tüm Hakları Saklıdır. Tasarım İhsan GÜNEŞ